NE YAZAYIM Kİ; ŞEHİTLERİMİZ VAR…

2 Mart 2018
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz
1916 defa okundu.
NE YAZAYIM Kİ; ŞEHİTLERİMİZ VAR…

‘Atatürk’ten büyük olamamak, yıllardır onun içini kemiren dertti’… Nihat Atsız.

Savaşın ahlakı yoktur. Savaşmak ölümle kol kola gezmektir. Askerlerin hastanesi kapatıldı. Sahra hastaneleri yok. Asker savaşıyor. Yaralılar bölgedeki ilçe ve il hastanelerine taşınıyor. Dünya ülkele ordularının hangisinde hastane yok. Asker alana çıktığı zaman reviri de, sahra hastanesi de lojistik bölgelere konuşlandırılır. Yaralı asker için ilk yarım saat çok önemlidir.

Türk Silahlı Kuvvetleri’ne “vatan haini, millet düşmanı, rezil, kalleş, tecavüzcü, pespaye, kepaze, iğrenç, katil, cani, ahmak, kafatasçı, lekeli, utanmaz, onursuz, köle tüccarı, lanetli, beyinsiz, salak, mezhep kışkırtıcısı, mafya, çete, dinsiz” yaftaları takanlar.  Türk ordusunu bölüp parçaladınız…

Bugün Türk askerlerine gaz verenler,  Türk askerine kurşun sıkan bu teröristlere 29 Ekim, Cumhuriyet Bayramı’nda, topuyla füzesiyle Kürdistan bayraklarıyla, Türkiye topraklarında resmi geçidi kim yaptırmıştı?  Alkışlarla Kobani’ye uğurlayanlar, bu militanların gözlerinden öpen kimlerdi? Bunlara bu milletin ekmeğini yedirenler kimlerdi?

Bunları yazmayacağım.

Siyaseten Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturtulan, Türk ordusuna parti ordusu görüntüsü veren Genelkurmay Başkanı denizler dahil sınırlarımızı kontrol edecek güçteyiz diyor. Diyor ama, Yunan işgalinin adalarda yerleşime dönüşmesini seyrettiğini söylemiyor. Güney Kıbrıs; Kuzey Kıbrıs ve Türkiye kara sularında doğal gaz arıyor kimseden ses seda çıkmıyor. Amerikalı general Türkiye’yi tehdit ediyor ağzını açamıyor. Bilal oğlan İHA kontrol merkezine arkadaşlarıyla giriyor gıkı çıkmıyor. Neden mi? Önce Siyasetçiye diyet borçlu.  Diğeri ise; Türk askerinin başına çuval geçiren general tarafından  boynuna takılmış Amerika madalyası var! 3 milyon Liraya cami yaptıran general konuşuyor. “Şehitlerin kanı yerde kalmayacak’!

Sadece laf üreten. Boş konuşan her kim olursa olsun gerçeği değiştirmiyor. Yazmaktan korkan. Konuşmaktan çekinen millet olmak. Siyasallaşmanın içine girmiş Türk ordusu… Tankın üzerinde bir eliyle bozkurt, diğer eliyle rabıa işareti yapan subay.

Şehitlerimiz var. Aslında yazacak çok şey var.

Oslo’yu yazmayacağım.

Dolmabahçe mutabakatını yazmayacağım.

30 yıldır Kandile kara harekatı yapmamanın neden ve niçinler ini yazmayacağım.

Adaya gidip katille yapılan görüşmeleri.

Diyarbakır buluşmalarını yazmayacağım.

Kazılan hendekleri. Teröristlere dokunmayın diye talimat alan valileri yazmayacağım.

PYD’nin alnından öpeni. Selam  edip, lahmacun yedirenleri yazmayacağım.

Salih Müslüm’ü Türkiye’de ağırlayanları. IŞİD yaralılarını tedavi edenleri yazmayacağım.

Çadır Mahkemelerini, birlikte çekilen halayları yazmayacağım.

15 yıldır kime, hangi değerlere bilerek ve de bilmeden oy verenleri, kandırılanları da. Yazmayacağım.

Unutmayın; Yozlaşan değerler, toplumu oluşturan bireylerin düşünce ve davranışları üzerindeki belirleyici ve birleştirici niteliğini kaybeder. Sonunda toplumsal ve milli bütünlük olumsuz yönde etkilenir.

Türkiye’de savaşabilecek yaşta 1 milyon 5 yüz bin Suriyeli var.

Partili Cumhurbaşkanı: ‘3,5 milyon ÖSO Türkiye’de bekliyor’… ‘Neyi, kimi bekliyorlar’ diye siz sormuyorsunuz. Başkaları da sormuyorsa. Bunları yazmayacağım.

Nasılsa bu bekleyenleri besleyen bir Türkiye var. Diğer tarafta bu milliyetsiz vatansız sürüye vatan hazırlayan, şehit olan Türk evlatları var… Ulan bu nasıl anlayıştır. Bu nasıl düşüncedir ki bir yanda bir kutu konserveyle beslenen Mehmetçik. Diğer yanda 30 milyar dolar harcanan, Antalya plajlarında gününü gün eden, iş yerleri açan, yerleşik halk olma içinde olan Suriyeli!

Partili Cumhurbaşkanı ÖSO için “Kuvayı Milliye” gibi demişti! “Bunlar  Ya tarih yazıyorlar. Ya da bizim tarihimizi siliyorlar”… Başkomutanlık askerler şehit olurken, Dünya turu atmakla değil. Askerin yanında olmakla olunur. Genelkurmay Başkanı bölgeden ayrılmaz. Parçalanmış bir ordunun Genelkurmay Başkanı olan kişinin asli görevi orduyu partili hale getirmek mi?

TV’larda savaş çığırtkanlığı almış başını gidiyor. Askerlikle alakası olmayan, kariyeri ne olduğu belli olmayan kişiler savaşı anlatıyor. Ellerine silah almamış kişiler, silahı anlatıyor.Gayri nizamı savaştan bahsediyorlar. Bizler anlatılan saçmalıkları dinliyoruz. Bir kandırmaca almış başını gidiyor çığırtkan, dalkavuk müstemleke basınında.

Kim suçlu sorusunun cevabı yok. Kanla beslenenler, mutlaka kanda boğulur.

Sizlere sadece bir gerçek yazacağım. Şehit ve Anne.

Askerin hastanesini ortadan kaldıranlara. Buna onay veren destekçilerine okuyun. Survivor maç izleyenlere. Şehit varken eğlenen bakana, TV kanallarına okuyun. ‘Askerler ölmek için para alıyorlar benim için çok şey yapmıyorlar’ diyen AKP milletvekilinin suratına okuyun. Kuru lafla şehitler geri dönmez.

Birinci Dünya Savaşı sonunda Ortadoğu’da peş peşe yenilgilere uğrayan Türk ordusu, Kudüs’ü de kaybetmiş, bozgun sonrası geri dönüş başlamıştır. Falih Rıfkı Atay trenin durduğu istasyonlardan birinde gördüklerini Zeytindağı romanında şöyle anlatır:

İstasyonda bir kadın durmuş, gelene geçene:

Benim Ahmed’i gördünüz mü? diyor.

Hangi Ahmed’i? Yüz bin Ahmed’in hangisini?   Yırtık basmasının altından kolunu çıkararak, trenin gideceği yolunu  gösteriyor:

Bu tarafa gitmişti, diyor.

O tarafa? Aden’e mi, Medine’ye mi, Kanal’a mı, Sarıkamış’a mı, Bağdad’a mı? Ahmed’ini, buz mu, kum mu, su mu, skorpit yarası mı, tifüs biti mi yedi? Eğer hepsinden kurtulmuşsa, Ahmed’ini görsen ona da soracaksın:

‘Ahmed’imi gördün mü’?  Hayır… Hiçbirimiz Ahmed’ini görmedik. Fakat Ahmed’in her şeyi gördü. Allah’ın, Muhammed’e bile anlatamadığı cehennemi gördü. Şimdi Anadolu’ya Batı’dan, Doğu’dan, sağdan, soldan bütün rüzgârlar bozgun haykırışarak esiyor. Anadolu, demiryoluna, şoseye, han ve çeşme başlarına inip çömelmiş, oğlunu arıyor. Vagonlar, arabalar, kamyonlar, hepsi, ondan, Anadolu’dan utanır gibi, hepsi, İstanbul’a doğru, perdelerini kapamış, gizli ve çabuk geçiyor. Anadolu Ahmed’ini soruyor….

Ahmed’i ne için harcadığımızı bir söyleyebilsek, onunla kazandığımızı bir anaya anlatabilsek, onu övündürecek bir haber verebilsek…

Fakat biz Ahmed’i kumarda kaybettik!..”

Suriye, İran, Kürecik derken Türkiye yeni bir kumara hazırlanıyor… Daha doğrusu Rus ruletine… Ucunda sadece intihar görünen bir tür kumar.

Bunları yazmayacağımda ne yazacağım.

 

YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

SOSYAL MEDYA BİZİ TAKİP EDİN