BEKA MI, MAKAM MI?

1 Temmuz 2020
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz
4691 defa okundu.
BEKA MI, MAKAM MI?

Eğer yandaş medya bu kadar güçlü olmasaydı, yani medyanın ezici çoğunluğu iktidarın tahakkümü altında olmasaydı, milletimizin hakikatleri yalan dolan olmadan, cilalanmadan öğrenmesine izin verilseydi acaba bugün ülkemizde kim bilir neleri tartışıyor olurduk? İyi ki ülkede az da olsalar cesur kalemler var…
Siyaseti yakından izleyenlerin sıkça tartıştığı şeylerdendir, “mevzuu beka mı, yoksa birilerinin ikbal ve makam endişesi mi” sözü? Gündemde yeni kurulan partiler, bu yeni partilerin ve evvelkilerin muhtemel ittifaklar için yeniden şekillenme kıpırtılarına ilişkin tartışmalar var. Hatta Ak Partinin yeni ittifak senaryoları da meclis kulislerinden sızmaya başladı deniliyor. Bu zaten ülkücü camianın hep bir gün olacağını beklediği ve kimilerinin de umduğu bir durum. Cumhurbaşkanının kıl payı muktedir olduğu iktidarı bir sonraki seçimlerde alarm verdiğinde MHP’den vazgeçmemesi için hiçbir sebep yok deniliyor. Zira beka gerekçesi artık 15 Temmuz tehlikesi bertaraf edildikten sonra gündemde olmamasına rağmen Cumhur İttifakı için tek bahane tek harç olarak kullanılıyor. Ha tabi, genel anlamda ülkenin, Anadolulun beka meselesi 1071 yılından beri hep vardı, bundan sonra da hep olacaktır. Elbette bu Cumhur İttifakının var olma gerekçesi olmayacaktır. Zira bu mesele MHP’nin en sert muhalefeti yaptığı 2000’lerde, 2010’larda da vardı. Ancak bu genel anlamda beka meselesi MHP için muhalefet yapmasına mani değildi. Hem de vaktiyle öyle hakkıyla yapıyordu ki yer yerinden oynuyordu. Ancak 15 Temmuz hain darbe girişimi akabinde, doğru ve sağlam duruşun sonrasında anlamlandırılamayan enteresan gelişmeleri şaşkınlıkla izler olduk. MHP beka söylemi ile hiçbir şeye şerh koyamaz, itiraz edemez, eleştiremez oldu. Cumhur İttifakı zamanla seçim dayanışmasından daimi beraberliğe dönüştü. Ancak bu beraberlik maalesef MHP’nin tek taraflığı desteği, Ak Partinin ise devleti ve devlet olanaklarını tek başına kullanması, MHP’yi sadece ve sadece hükümet icraatlarını savunan bir küçük ortak noktasında işlevselleştirmesi ile devam ediyor intibaı vermeye başladı.
Ülkücüler mağdur edilmeye devam edilmekle, MHP ise bu mağduriyetlere çare bulamamakla itham ediliyor camiada. Ak Parti nedense MHP’den gelen taleplere hep soğuk ve mesafeli duruyor, Genel Başkan Devlet beyi yer yer üzüyor, bu da ülkücü camiayı genel başkanlarının gördüğü muamele nedeniyle kızdırıyor. Hatta covid-19 belası olmasa MHP genel Başkanının Af Yasası talebi, bilhassa Alaattin Çakıcı için yılardır Ak Parti kapısını çalması halen karşılık bulmayacaktı sanki. Bu süreçte Ak Partinin başka partilerle flörtleri de basına sızdı. Hatta İyi Parti 4-5 bakanlık almadan ittifak kurmam deyince MHP tabanındaki ülkücü camianın kafası dank etti, ittifak sokakta daha çok sorgulanır oldu. Yoksa Cumhurbaşkanı bir sonraki seçimlerde MHP’den bana bir hayır gelmez deyince ittifaktan tekmeyi mi yiyeceğiz endişesi, Cumhur İttifakını destekleyen az bir kesim ülkücü camiayı dahi tereddüt ettirmeye başladı. “Yoksa biz beka beka diye aslında sadece birilerinin makam muhafızlığı ile mi görevlendirildik?” soruları önce kafalarda zuhur etti, şimdi ise muhabbetlerde dillendirilmeye başlandı.
Ülkede çok şey oluyor, bilhassa ekonomi ciddi alarm veriyor, adalet ülkede tüm anketlerde en az güvenilen kurum ve kavrama dönüşüyor, birileri makam endişesi için yeni plan ve projelere yeşil ışık yakıyor, ülkücüler ise her zaman ki gibi birilerinin şahsi çıkarları için vatan, millet, Sakarya söylemleri ile duygularımız ve belki de oylarımız mı sömürülüyor endişesi taşıyorlar.
Gündemdeki son gelişmeler Cumhur İttifakını tüketmek için adeta birbiriyle yarışıyor; iktidarın tüm kamusal alanları ele geçirme projesinin son ayağı olduğu tartışılan çoklu baro çalışması, ülkücü düşmanı Fetöcü Türköne’nin tahliyesi için MHP’nin ülkücü tabanın öfkesine rağmen harekete geçmesi, geçmişte çok güçlü Fetö ilişkileri olan ve kozmik oda ihanetinin müsebbibi olduğu iddia edilen Bülent Arınç’ın Cumhurbaşkanlığı istişare kurulunda çalışması ve çok yakınlarının şaibeli şekilde Fetö davalarından aklandığı iddiaları, millet perişanken iktidara yakın kişilerin dörder beşer maaşla ihya ediliyor olmaları vesaire vesaire…(!)
Bilhassa ülkücü ve Türklük düşmanlığı tescilli olan fetöcü Türköne meselesi ise esasında MHP tabanı için tam bir facia alarmı verecek nitelikte. Türköne de tahliye olursa ve ülkücüler de dislike atıp Cumhur İttifakına OY-MOY YOK diye haykırmaya başlarlarsa ne olacak ? Değecek mi Türköne için anlamak mümkün değil !!? Durum derinlemesine değerlendirildiğinde esasında o kadar vahim ki inanın adeta MHP tabanına Cumhur İttifakını desteklemeyin diye örtülü bir çağrı mı yapılıyor diye bile düşünüyor insan…
Cumhur İttifakının anketlerde ciddi alarm veren hızlı düşüşü ve taban erozyonu seçimlere nasıl yansıyacak göreceğiz. İstanbul, Ankara gibi metropoller ile daha birçok yerdeki yerel seçimlerde Cumhur İttifakının ezici hezimeti önümüzdeki genel seçimlerde tüm Türkiye’de de tekrarlanır mı bilemem ancak ittifak tabanında durumun hiç de iç açıcı olmadığı, ittifakın ciddi bir güven ve seçmen erozyonu yaşadığı artık gizlenemez bir gerçek.

Av. Bülent DEMİRBAŞ

MHP eski İl Genel Meclisi Üyesi ve Grup Başkanı

Anahtar Kelime: ,
YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

SOSYAL MEDYA BİZİ TAKİP EDİN