Şu insan eliyle, rant uğruna dokuz canın gittiği “ Toprak Kayması” var ya bana neler hatırlattı neler.
Henüz yirmili yaşların başındayım. Yeni evlendik. İki ay gibi. Bir yıl önce Cemile ablamın evinde oturup gül gibi geçinirken, ikinci yıl Cemile ablamın evi daha güzel olmasına rağmen; biz yeni evlendik. Çok güleriz yanlış bir hareketimiz olur Cemile abla üzülür diye başka bir eve oturduk. Çünkü Cemile ablamın eşi öleli bir kaç yıl olmuştu.
Mor dudak ebemin evine oturduk. Dudağı doğuştan mor olduğu için herkes mor dudak diyordu. Mor dudak ebemin bir gelini iki küçük kız torunu var. Bir oğlu iki kızı var ebenin oğlu Almanya’da. Çok iyi insanlar.
Köyde elektrik yok. Ekimin başlarıydı sanırım. Bizim oralarda çatılı ev çok az olur. O köyde de o yıllarda çatılı ev varmıydı bilmiyorum. Sonbaharda toprak damlara çorak toprak dedikleri bir toprak cinsi kazılıp getirilir. Damların üstüne serilir. Kısın yağmurda karda evin içine akmasın diye.
Oturduğumuz ev tek katlı. Karşımızda ki ev bize çok yakın. Akşam ev sahiplerimizle oturduk konuştuk güldük. Saat geç olunca onlar evlerine gitti biz de yattık. Yattık ama evimizin penceresinden bir ışık parlıyor. Sonra bir araba sesiyle kayboluyor. Biraz sonra tekrar gelip evimizin içini aydınlatıyor. Huzursuz olduk. Birisi valla ölmedi diye yeminler ediyor. Eşim gelmedi de neden geldin dedi kendi kendine. Üstünü değiştirip kapıya koştu. Daha bu komşularımızı da pek tanımıyoruz. Eşim sormuş; hayrola kardeşim ne oldu diye. Şoför bagajı açıp üstü çarşafla örtülü ceseti göstermiş. Toprak kazarken üstüne uçmuş demiş. Cesedi görünce eşim çok korkmuş. Günlerce uyuyamadı. Ebem her gün eşim uyuyuncaya kadar benim yanımda oturuyordu. Mekanı cennet olsun. Bu toprak kazarken toprağın altında kalıp ölenler çok duyulurdu. Çaresizliğin ölümü.
Aradan aylar geçti. Eşim Kayalıbel’ deki okuluna gidiyordu. Bu gün de Cemile ablamın oğlu Mustafa’yla giderlerken bakmışlar Naim amca bağındaki duvarı alttan altan oyuyor. Bizimkiler ne yapıyorsun Naim amca duvar üstüne uçacak altında kalacaksın. Demişler ama Naim amca dinler mi? Gidin işinize diye azarlar. Yarım saat geçmeden Naim amcanın ölüm haberi gelir. Bu ölüm de cehaletin ölümü.
Ya şimdi? Üç gündür haber alınamayan dokuz canın ölümüne ne demeli. Toprak yığınında çatlak var diye uyarıyor çalışanlar. Dağ gibi toprağın çalışanların üstüne geleceğini bile bile önlem alınmıyor. İnsanlar akıp giden toprağın altında kalıyor. Sadece dua edebiliyorum inşallah sağ çıksınlar diye.
Kimbilir aileleri neler yaşıyorlar? Hep bir plan yaparız ya şu kadar paramız olsa da şu işimizi yapsak diye. Bu rantiyecilerin tek derdi para. Daha çok kazanmak, daha çok kazanmak. Ölen ölür yerine başkaları gelir mantığı.
Yazık çok yazık. Kimin umurunda ki.
Tüm kazalardan, belalardan uzak sağlıkla sevgiyle yaşayın canım arkadaşlarım.
Anılarımın geçtiği il Kırşehir Köy:Toklumen köyü. Benim ilk öğretmen olduğum köy. En güzel yıllarım, en sevdiğim kişiler ve en büyük dostlukları yaşadığım köy. Köyümdeki insanların hepsine saygılar selamlar kucak dolusu sevgiler Toklumenli dostlarıma.