Ne Fayda

16 Aralık 2020
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz
1452 defa okundu.
Ne Fayda

Gafil gezme şaşkın,bir gün ölürsün.

Dünya kadar malın, olsa ne fayda.

Söyleyen dillerin, söylemez olur.

Bülbül gibi, dilin olsa ne fayda.

Kul Himmet Üstadım gelse otursa.

Hakkın kelamını, dile getirse.

Dünya benim deyip zapta geçirse.

Harun kadar malın olsa ne fayda.

Nasıl zor günlerden geçiyoruz. Kimi canıyla, kimi aclıkla, eğitim kayıpla geçip gidiyor. Aramızda öyleleri de varki krizi fırsata çevirip hep bana, hep bana diyor. Daha dün gezip tozan, günleri nasıl geçirme planları yapan insanlarin ertesi gün öldüğünü duyuyoruz. Kaç tane çok zor yetişen proflarımızı hastaları iyileştireyim derken covit olup öldüğünü (şehit olduklarını ) duyuyoruz. Duyuyoruz da bir nebzecik ders mi alıyoruz? Ölümü hiç görmeyenler var. Ormanları, kesip, dağı taşı kazarak maden çıkaracağım diyen, densizlerimi ararsın, bina yapma hastalığına tutulup her tarafa bina yapanları mı ararsın. Bunlara bakıp bakıp, evi varken bir daha, bir daha ev yapan, aman şurasına şu eki, burasına bu eki yapalım diyen az gelirli vatandaşa ne dersin. Tüm ömrünü, inşaatla geçiren hiç gün görmeyen, ailesine de nefes aldırmayan zavallı insanlar. Çocuklar gelince otururlar rahat ederler diyerek heder olanlar. Bırakın çocuklar isterlerse, gelirlerse kendileri yapsın. O da yaptığı işten zevk alsın.

İşte böyle, Anadolunun bir ilçesinde, küçük bir pideci dükkanını binbir güçlükle çalıştırırken karı koca kimseyi kırmadan, incitmeden sessizce hayatlarını sürdürmeğe çalışıyorlardı. Köye güzel bir ev yapıp, bahçesine meyva ağaçları, sebzeler dikerek evi çftliğe çevirmişlerdi. Ağaçlar meyva vermeğe, sebzeler de ürün vermeğe başlayınca eşe dosta ikram ediyorlar, yetiştirdikleri ürünlerin haklı gururunu yaşıyorlardı. Yörede kabak çekirdeği çok revaçta. Onlarda yetişdirdikleri kabakların çekirdeklerini, bahçeye yaptıkları fırında kavurup pidenin yanında bunu da satmaya başladılar.

Yoruldular çok yoruldular. Çocukları büyümüş,işini gücünü bulmuş, evlenmişlerdi. Torunları bile vardı kaç tane. Bu dükkanın kirası, vergisi canlarına tak etmişti. Pide dükkanını kapatmaya karar verdiler ve kapattılar. Köyün karşısındaki evlerinin bâhçesini biraz daha geliştirdiler. Çocuklar gelince eğlenirler ,yüzerler diye bir de havuz yaptılar. Karı koca oturmuyor, dinlenmiyor, koşturup duruyorlar. Bu arada sağlık da elden gidiyor. Tansiyon, şeker, kadında kocaman bir kilo ,eşinde bir gramet yok kurumuş da kurumuş. İlaçlarla idare edip dururken bu kez de kocası hastalanıp hastaneye yatmıştı. Uzun süre yatarak tedavisi oldu. Yine aşık olduğu bahçesine geldi. Kuş cıvıltıları arasında bahçeye bakıyor, köyde eş dostla da zaman geçiriyorlardı. Günün birinde korona denen baş belası bu aileyi de bulup, taa baska şehirdeki çocuklar, torunlar ve kendileri de hastalanıp kaldılar. Tedaviyle hepsi atlattı ama evin kadını Fatma çıkamadı girdiği hastaneden çıkamadı. Bir gün bile gün görmeden, dinlenmeden geçti gitti bu dünyadan. Şimdi ne olacak. Hayat elbette devam edecek yaşayanlara. Ama ateş düştüğü yeri yakar. Fatmasız hiç bir şey yapamayan Ahmet kaldı koskoc çiftlik gibi evde. Bir koca evde ilçede var. Yaş gelmiş altmış beşe.

Hayat çok kısa. Değmez çok mala, mülke. Ölüm gelip, hiç bir şeye hiç kimseye acımadan sessizce alıp gidiyor.

Bir lokma, bir hırka diyen atalarımız gibi özümüze mi dönsek diyorum. Böyle binalar da yarışmak yerine ilim de irfan da mı yarışsak. Evlatlarımıza böyle yardımcı olsak, beyinlerini mi doyurmaya çalışsak. Bu ülkenin toptan bir değişime ihtiyacı var. Allahım yardım et aklımızı başımıza getir. Yolumuza kayıp yılları onararak devam edelim.

Canım arkadaşlarım, yarnlarımız daha, çok daha güzel olsun, ilimde irfan da yarış olsun, sağlığınız yerinde, günleriniz aydınlık, ölüm sizden uzak olsun. Sevgiyle kalın. Seviyorum hepinizi.

Anahtar Kelime:
YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

SOSYAL MEDYA BİZİ TAKİP EDİN