Kütahya/Simav/Pazarlar’da… Yıl: 1963…
Şimdiki Pazarlar ilçesi o zamanlar köy statüsünde, ama gelişmeye aday, 2000 nüfuslu bir köy…
Yaşama gazeteci olarak atılmıştım.
Vatani görevimi Yedek subay öğretmen olarak yapmak için atandığım Simav/Pazarlar’a giderken Batı Anadolu köylerinde yaşamın nasıl olduğu konusunda hiç bilgim yoktu. Ama nihayette orada da insanlar vardı, halden/durumdan anlarlardı.
Gediz-Simav yolu üzerindeki “Osman’ın Hanı”ndan yürüyerek gece yatsı vakti ulaştığım Pazarlar’da sönük ışıklı lüks lambasının aydınlattığı Rahmetli Süleyman Bodur’un kahvehanesinden içeri adımımı attığımda önce konuşmalar birden durdu. Öyle ya, ‘gece yarısı bu gelen kim’ sorusu ben de olsam aklımdan geçerdi. Sonra bir hoşgeldin ve merhaba yağmuruna tutuldum, en sıcak ve en konukseverlik duygularıyla…
Pazarlar’a geldiğimi haber alınca koşup gelen İlkokul müdürü, kardeşim/ağabeyim Süleyman Aydoğmuş’un evine giderek, Rahmetli eşinin hazırladığı nefis menemeni orada bulunanlarla kavun/karpuz eşliğinde tükettik.
Açlığımı ve yorgunluğumu unutmuştum. Bir kenara uzanıp uyumayı düşünürken belediyede başlayacak ilköğretim haftası için toplantı yapılacağı, oraya gidileceği söylendi.
Böyle başladı yedek subay öğretmenlik serüvenim.
İki yıl birlikte görev yaptığım okulumun müdürü Süleyman Aydoğmuş, Savaştepe Köy Enstitüsü mezunu, gerçek anlamda bir ülkü insanı öğretmendi. Benim okuldaki eğitim/öğretim ve köye/köylüye yönelik çalışmalarımda hep yardımcı, hep teşvik edici/yapıcı tutumla tam bir “Köy Enstitülü” olduğunu gösterdi.
Sayın Aydoğmuş’u ve Pazarlarlı kardeşlerimi, sağdıçlarımı, bacılarımı, öğrencilerimi çok özledim. Onları ziyaret edip elli yıllık özlemimi dindirmek istiyorum.
Elli dört yıl öncenin fotoğrafı… Sevgili müdürüm, ağabeyim/kardeşim Süleyman Aydoğmuş yakışıklılığı ve yapıcı/pozitif bakışıyla ve ben ( gözlüklü) kardeşiyle bu anı fotoğrafını çektirmiştik. O dönem siyah gözlük kullanıyordum. Moda mı idi? Bilmiyorum