SUSMAK KABULLENMEKTİR…

12 Eylül 2018
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz
2269 defa okundu.
SUSMAK KABULLENMEKTİR…

İtirazı olan var mı?

Lafla büyüklük oluyorsa!!! Tanrı resmi çizen çocuğa iyi bakmak gerekir.

O! İktidar. O! Güçlü. O! Tam yetkili. O! Ülkeyi savaşa sokabilir! O! Ülkenin parasını istediği gibi harcayabilir… O! Kimseye hesap vermez… O’na verilen onca yetkinin karşılığı olarak hiç bir sorumluluğu yok. O! Banka hesaplarına, kişisel mal ve tasarruflara bir ferman ile el koyabilir. Böyle bir sistem ‘Demokrasi ve Hukuk Devletinin garantisi olabilir mi’?

Parlamenter sistemle yönetilen demokratik ülkelerde mutlak bir muhalefet vardır. Türkiye’de iki grup muhalefet var. Birinci kategoride, çıkarcı ve payanda. Al takke ver külah anlayışı ile iktidarla kol kola gezerler. Diğeri; koltuk derdine düşmüş, umarsız adam sendeci.

Para, Para, Para……………….  Gel de; güven!

Bir ferman ile, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın “bağımsızlığı” kaldırıldı, Ziraat Bankası, Halk Bankası, Vakıfbank ve Kalkınma Bankası, Merkezi Finans ve İhale Birimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Sermaye Piyasa Kurulu, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, Gelir İdaresi Başkanlığı, Piyango İdaresi, Özelleştirme İdaresi, PTT, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)… Güvenilir siyasetçi, Çalık Holdingin CEO’su 35 yaşındaki damat Berat Albayrak’a bağlandı.

Saltanat… Devlet, hükümet, hakimiyet, otorite; ihtişam, tantana, debdebe, bolluk, zenginlik; tek kişinin vahşi  hakimiyeti… Hükümdarlık, sultanlık, padişahlık, krallık ve monarşi… Emeviler, Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar dönemleri boyunca İslâm yönetim biçimidir.

Türkiye’de Saltanat yok!!! Demokrasi var?!!! Yani; ‘Demokratik Saltanat’! Var.

Geçmiş iktidar dönemlerinde olduğu gibi, bugün de;  Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet 80 yılda emperyalist ülkelerin ayakları altına doğru çekilerek, ekonomik bağımsızlık yok olma sürecine sokuldu.

Bir papaz ekonomik kriz nedeni olabilir mi?

Onlar; ‘devlet ticaret yapmaz’ dediler. Bunlar doğru dediler. Cumhuriyetin üreten tüm birikimlerini üç paraya, sattılar. Peşkeh çektiler. Kelepir arsa ve arazilere sahip işletmeleri önce kapattılar. Sonra ya  hibe ettiler. Ya da bir futbolcu transfer ücretine verdiler…

Onlar; ‘biz sizin için üretiyoruz’ dediler. Bunlar doğru dediler. Cari açık tavan yaptı. Tanka, Helikoptere yerli dediler, bu silahların, motorlarından, silah sistemlerine, pallarından, uçuş cihazlarına kadar yurt dışından. Aşırı borçlanan Türkiye iflasın eşiğine geldi. Bu yalanlar iç politikada tuttu.

Onlar; ‘paraya mı ihtiyacınız var. Biz verelim. Siz zengin bir ülkesiniz. Nasılsa ödersiniz dediler. Bunlar doğru dediler. 453,2 milyar dolar yatırıma dönmeden buharlaştı.

Suçlu bulundu. Papaz ve Dış güçler.

Onlar bizi kıskanıyorlar. Dediler. Kıskananlar ayakta kaldı. Biz battık.

Kimler kazandı? Milli ve Yerli olmak! Siyasal İslamcıların marifetleri…

Ekonomisini Wall Street bankerlerine göre dizayn edilmiş, faiz lobisinin kucağına oturmuş Türkiye, şimdi borçları, borçla kapatma telaşında, kapı, kapı dolaşıyor! AKP’nin 16 yılda  (2002-2018) yatırıma yönlendirmeden harcadığı para! 2 trilyon 94 milyar dolar… İse.

Ülkenin yıllık milli geliri 696,8 milyar lira. Bu gelirin 599,4 milyar lirası vergilerden, 31,5 Milyar lirası harç ve cezalardan toplanırken, nedense bütçe mütemadiyen açık veriyor. Kıskanan ülkelerin bütçesi mütemadiyen fazla veriyor. Neden? Çünkü onlar çalmıyor.

Türkiye Dünya bankalarına 453,2 Milyar dolar borçlandı. Yıllık ödeme faizler dahil 230 Milyar dolara dayandı. Bu para yatırım yerine, birilerinin kasasına yönlendirilirken, tüketim alışkanlığı yaygınlaştırıldı.

Merkez Bankası rezervleri 84 Milyar dolardan 21 milyar dolara nasıl geriledi. Merkez Bankası 140 Milyar lira karşılıksız parayı niçin bastı?

Kamu ihale yasası 16 yılda 186 kez neden değiştirildi. Tüm ihaleler Döviz üzerinden yandaşa ayarlı olarak nasıl yapıldı. Avrupa bizi kıskanacaktır.

Suriyeliler için 40 Milyar Dolar harcandı. Katar 17 Milyar Dolar verecek diye bayram yapan iktidar.

Bu parayla yapılmış yatırım yok. 79 yıllık tüm birikimleri bir çırpıda elden çıkarttılar.   Yap işlet projesi ile köprü, yol, tünel yaptılar. Üreten Türkiye, Tüketen Türkiye oldu. Borç gırtlağa dayandı. Halkın %80’ni yoksulluk ve açlık sınırında yaşarken, iktidar milletin parasıyla 4 Milyon Suriyeli besliyor.

16 yılda; 1 Penilik yatırımı olmayan, 2 trilyon 94 milyar dolar paranın ve aynı süreçte toplanan vergilerin hesabını soramayan bir millet, papaz yalanına, S-400 füze yalanlarına inanacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti dünyadaki hızlı ekonomik gelişmelere uyum sağlayamadı. Batılaşıyorum diyerek Endüstriyel ve Sanayi ürünlerinde dışa bağımlı hale gelirken, yüksek devalüasyonlardan, kronik, dış ve iç borçlardan periyodik ekonomik krizlerden bütçe açıklarından, toplumsal ekonomik çalkantılarda, IMF’ye, Dünya Bankasına niyet mektupları yazmaktan kurtulamadı! Neden?

Hukukun üstünlüğünü sağlayan devlet; ‘Sosyal Devlettir’… Hukuk çağdaş ve ileri ülkelerin ana unsuru ve ilkesidir.  Makarna ve kömür dağıtımı sosyal olduğunuz anlamına gelmez. Bu ülkede yürütülen rant siyaseti siyasi ve yandaş kişilere çıkar sağlarken, topluma da, kirlilik enjekte ettiği gerçektir. Ortaçağ artığı olan biat kültürü bu topluma enjekte edildi. Bir millet sonunu ancak bu kadar hızla ayaklar altına alır.

Demokrasinin evrensel niteliğini üç ana temel öğe belirler. İlki, ideoloji faktörleri olan Siyaset; yani. ‘Seçim’… Diğeri; özgürlük; yani. ‘Toplumsal barış’… Üçüncüsü; bağımsız yargı; yani. ‘Adalet’… Türkiye’de bu üç öğenin hangisi yerli yerinde!

Osmanlı İmparatorları, ülkeyi uyulması gereken kuralları taşıyan buyruklar niteliğinde ‘Fermanlar’ yayımlayarak, ekonomisini Yahudi tüccarlara, Ordusunu Alman generallere teslim ederek  yönettiler. Sonuçta Osmanlı Battı… Günümüz Türkiye’si, ‘sosyal hukuk devleti’ yasaların yerine geçen Cumhurbaşkanlığı kararnameleri (Ferman) ile yönetiliyor… Doğru mu? Evet…

Meclis laf olsun diye var. Başkanlık sarayında ‘Divan’ var. Divana atanan, aylık bağlanan, şan, nişan; ya da ayrıcalık verilen kişilerin en başında güvenilir adam Damat bey. Diğer yanda bağlılıkta kusur etmemiş, Türk ordusunu parti ordusu haline getirmiş  Hulusi bey. Bir diğerleri de! Otel ve Okul İşletmecileri. Osmanlı ve damatları okumak gerekir?

Kısaca, Kriz vurguna dönüştü… Vurgunun faturası millete, sefası fırsatçıya…

Krizi fırsata çevirenler kimler. Döviz hareketinde halk Banktan kur vurgunu yapan, izin veren ve vurgunla alınan parayı tekrar devlete satan alçaklar kim. Dövizle kimlere kamu ihaleleri verildi. Devlet sırrı gibi saklanan bu dalavereli döngüler. Kimler dövize yatırım yaptı. Hazine nasıl boşaldı. Döviz rezervi nasıl hızla eridi. Birileri zenginleşirken, ülke yoksulluğa nasıl itildi.

Bunun içindir ki Avrupa Türkiye’yi kıskanıyor. ‘IMF Borç verdik’ yalanını yutan millete ne denir?

Türkiye’yi yöneten ve yönetmeye talip, Siyasi Partilerin hazineden aldıkları yardımı hangi tarihte döviz hesabına, neden çevirdiklerine ve birde bu partileri şak, şak yağmuruna tutan tebaya! Bakmak gerekir.

 

Anahtar Kelime:
YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

SOSYAL MEDYA BİZİ TAKİP EDİN