ŞEYHTEN KORKTUĞU KADAR, ALLAH’TAN KORKMUYOR…
Bunlar Örgüt mü? Muhafazakar yapımı? Devlet yönetimi Ciddi bir işmidir!
Hakimiyet-i Milliye gazetesi. Tarih 1 Ocak 1931, Necip Fazıl’ın Menemen olaylarına yönelik bir yazısı var. Yazıma bu alıntı ile başlamak istiyorum.
‘Vatanımızın, kalbimize en yakın köşesinde , daha dün düşman bayrağından temizlediğimiz bir meydanı, bugün “İnna Fetahnalake” yazılı, zift ruhlu bir irtica aleminden temizliyoruz. Düşman bir kılıçtır. Bu kılıç şakırtıyla çekilir, vızıltıyla savrulur, aydınlıkta saplanır. İrtica yatağımızın başucundaki bir bardak suya karıştırılan zehirdir.
Kubilay’ın katili Derviş Mehmed’in, Menemen kapılarına sokuluşu gibi, uykumuzu bekler ve ayaklarının ucuna basa, basa gelir’…
Sessiz bir Türkiye. Arada bir çıkan çatlak seslerin ötesinde hiçbir şey yok. 15 Temmuz gününe kadar övgülere mazhar olmuş dinci yapılanma, ertesi gün ‘Rejim’ düşmanı ilan edilince. Toplumda siyasilerle aynı frekansta volümünü açıyor. Dün arkasına takıldığı, İktidar ortağı. Cebinde kartını taşıdığı, Allah dostu mümin. Salya sümük efendi, birden Terörist, katil, hırsız oluveriyor…
İki hafta önce Adnan Oktar Kedicikler videosu 10 milyona yakın tıklanma rekoru kırarken. Adnan Oktar derdest edilince sübyancı, ırızcı, casus, dinsiz oluverdi. Biz böyle bir karmaşıklığa uygun haldeyiz.
Halk özgür olmak istemedikçe, kendi akıl ve düşünce dışında yoğrulan ve halk tarafından eğitilen birey de özgürlük talep etmez.
Bunlar ülkenin başına beladır…
Bu düşünce; Faşizme gidişin örtülü hali olabilir mi! Hıristiyanlarda; ‘Kutsal Fahişeler’. Müslüman’lar da; ‘Kedicikler’. Her iki yapılanmada benzer bir taraf var. Sorunlu bir toplumda büyüyen çocukların sığınak olarak gördükleri tarikatlar. Diğer adıyla bataklıklar. Bu gerçeği Miriam Williams yazmış.
Bir davetle başlar her şey. “Tanrının ailesi” ile yaşamaya davet edilirsiniz. Cennet ve cehennem yan yanadır. Adnan Oktar’da bu daveti böyle yapmıştır yıllarca.
Tarikat ve Cemaatlerin, tepesinde kullanılan, lüks ve şatafat içinde yaşatılan bir hokkabaz, altında dalkavuk müritler, karın tokluğuna kullanılan gardiyan tetikçiler. Şeyhe, Şeyhin yakınına kadın ayarlayan dürzüler, ikna edilen mürit kadınlar ve çocuk yaştaki kızlar, oğlanlar, bu kocamış bunakların koynuna sokulurken ırızcı olmuyor. (Bir tarikat yurdunda 41 çocuk tecavüze uğradı. Türkiye Cumhuriyetinin Bakanı bir kereden bir şey olmaz. Dedi.)
Tarikatların elit kesimlerle, siyasilerle arayı iyi tutma becerileri, herkesçe malumdur. Finans kurumları, Krediler, İhaleler, Entrika, Şantaj bunların ahlaki değerlerinin ilk sırasındadır. Devlete, İstihbarata böyle sızarlar. Kadın en iyi, en güzel araçtır. Bu gerçeği onlar (devlet) bilir, diğerleri (halk) tecavüzcü olarak. İnsanlık suçu işleyen bu gayriahlaki dinsel yapı hikmetlerinden dolayı mütemadiyen korunur.
Şeytanın imamları…
Ortaçağ artığı akılların kendini felsefeci, fıkıhçı, kelamcı, ilahiyat bilim adamları adı altında pazarlıyor. İktidar bu pazarcılara devletin kapılarını STK payesi vererek aralıyor. Sosyal hayata, kılık kıyafetleriyle, sakallarıyla, sarıklarıyla kara çarşaflarıyla, gözlük ve eldivenleriyle, kafalarındaki simgesel örtüleriyle girdiler.
Camiler değişti. Mahalleler kuruldu. Kent Meydanlarının, Cadde ve Sokakların isimleri belediyelerce değiştirildi. Katil din istismarcısı teröristlere anıt mezarlar yapıldı. Apartman siteleri kuruldu. Apartman bodrumlarına zikir salonları kurup kutsal mekan ilan ettiler. İslami oteller kuruldu. İçki yasak. Kadınla İmam Nikahlıyız (Muta nikahı) sözlü beyanı (fuhuş) ile girişler serbest… Plajlar, otobüsler ve nice aykırılıklar. Diğer yanda çıplak örtülüler. Bu ülkenin payandasına oturtuldu. Yetmedi… Devleti ele geçirdiler.
Din eşkıyaları, salon efendisi oldu… Protokolde yer buldu.
Adına mürit dedikleri dört pasaklıyı sokaklara salıp yaşama müdahale eden mollalarla mahalle baskısı kurdular, korku saldılar. Ekranlardan hiç düşmediler. Kimi peygamber terliği, kimi yanmaz kefen satarken, kimileri, okunmuş bal, su, muska, enine, boyuna büyüten kuvvet macunu sattı.
İnsanın özgür yaşamı; inanç veya baskı zulmü altında olamaz. Özgürlük farklı düşünenlerin ortaya koyduğu farkındalık yaratmanın içinden çıkar. Bu anlayışın argümanı ‘Laiklik’ doktrini içindedir.
Toplum çürüyor. Toplum çürümenin farkında değil. Adamsendeciler arttı…
Fetullah, Adnan Oktar, ve Diğerleri için… Ne yapmıştır? Sözcüğünü kullanmak yerine, ne yapmaktadır-lar-ın içine bakmak gerekir.
Bu ülkede, kime uşaklık edip, kimin maşası olduğunu, nefes alıp veren. Yiyip içip, yan gelip yatan, devlet eliyle beslenen bir kesim var. Bu kesim; ne olduğunu bilmeyen diğerleri ve ne olduğunu bilenler üzerinde nasıl oluyor da bu kadar etkin olabiliyor? Bu gücü kim besliyor. Bunlar için ayrılmış nasıl bir fon var? Neden besliyor? Sorularının altına bakmak gerekir. Bunların kanca attığı kesim yoksul. Yiyecek ekmeğe muhtaç. Ya öyleyse tarihe bakmak gerekir.
Uyuşturucu ticareti. Silah, Mühimmat kaçakçılığı, beyaz kadın ticareti. Kıymetli maden kaçakçılığı. kara para trafiği bunların tekelinde. Bunu ben değil Dünya biliyor. Uğur Mumcu 30 yıl önce yazmıştı. “Tarikat, Siyaset, Ticaret”. Bir TV programında, ‘Opus Dei bir Katolik örgütlenmesinin adıdır. Siyaset, ticaret ve din üçgeni arasında gelişir. Türkiye’de de İslamcı ideolojiye buna benzer yeni bir parasal kaynak bulundu. Türkiye’de özellikle son on yıldır tarikat, siyaset ve ticaret üçgeni var. İslamcı ideoloji veya tarikatlar yasaları aşan bir ayrıcalık sahibi oluyor. Bu nedenle devlet eliyle laiklik yok ediliyor, bunun içinde askeri rejim de var.’
Bu piyonları o günde, bugünde kullananlar aynı. Değişen tek şey tepemize oturttuklarımız.
YETMEDİ! Bİ TARİKAT DAHA! O’DA YETMEZ! Bİ TARİKAT DAHA!!!
Milli Eğitim Bakanlığımı, Diyanet işeri Eğitim daire başkanlığımı?
Milli Eğitim Bakanlığı; tarikatlara bağlı 18 vakıf cemaat ve benzeri gruplarla anlaşması var. Çağdaş toplumun inşası kimlere emanet? Anne ve babalar çocuklarını hangi ehil ellere emanet ettiğinin ne kadar farkında!
Sağlık Bakanlığı Menzil tarikatı ele geçirmiş.
İç İşleri Bakanlığı Süleymancıların eline geçmiş.
İktidar partisinde Nakşiler, İskender paşa Cemaati
Denetleniyor mu? Seçimle mi geliyor şeyhleri. Bu gizli yapılara STK payesi vermek.
Tarikatlar yıllarca, din sömürüsü yapmışlardır. tarikatlara Osmanlı döneminde yasaklar koyan II. Mahmut. Diğer Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bunlar II Mahmut’u “GAVUR PADİŞAH” Mustafa Kemal Atatürk’ü “DECCAL” ilan etmişlerdi… Bunların kini 4 yüz yıldır hiç bitmemiştir.
Bunlar; kendi içlerinde İslam anlayışında olmayan, Efendi, Ruhban, Ahkam, ve Fetva sınıfları oluşturmuşlar.
Kadızadelerden, Birgivi’ye dört yüzyıldır hiç bir şey üretmeden her şeyi ‘biat’ ilan edip gelişmenin yani insan olmanın önünü kapatan bu yobazlar. Bugünkülerinin rehberi ve akıl hocalarıdır.
Kadızadeler; (Fakihler) (Osmanlının paralel devleti. Dinsel hassasiyeti olan Padişahla hiç çatışmayan! Kadızadeliler Osmanlı makamlarını tek, tek ele geçirmeye başlayınca asıl yüzleri ortaya çıkmıştır.) Kadızade neyse, Gülen cemaat iktidar ortaklığıda odur…
Birgivi; (XVI. yüzyıl Osmanlı ulemalarından önde gelen isimlerinden biri olan İmam Birgivi)
Allah’tan korkmuyorlar. Şeyhten, Şıhtan ödleri patlıyor. Yanına yerlerde sürünerek yaklaşıyorlar. Tarihteki vakalar bu hain grupların yarattığı vakalarla doludur. Bunların adı Tarikat veya Cemaattir.
1925 Şey Sait İsyanı. 1930 derviş Mehmet hareketi, Menemen olayları. 1921 İskilipli Atıf Hoca… Hayatımızda görüntü olarak giysiler, evler, sokaklar değişmiş ama zihniyet hiç değişmemiş… İnsanları köleleştiren aynı dil aynı menkıbeler aynı metaforlar durmaksızın tepemizde.
Tarikatı seçen halk bu gidişatı oylarıyla kutsuyor. Onlar sandıktan çıkıp geliyor. Devlet yıkılıyor.