MERAL AKŞENER’İN YENİDEN GENEL BAŞKAN OLMASI
BURHAN GÜNGÖR
İYİ Partinin 12 Ağustosta yapılan olağanüstü kurultay izlenimlerimi daha önce yazmıştım. Sayın Meral Akşener’in Kurultayda yeniden genel başkanlığa seçilmesi, ulusal basında nasıl yankılandı. Bu konudaki yorumları dokuz günlük bayram tatili nedeniyle yazamamıştım.
İlk önce Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan’ın “ Meral Akşener’in kurultay nutku üzerine düşünceler” başlıklı yorumu: “İYİ bir konuşmaydı. O kadar iyiydi ki… seçimden sonra açıldı dedirtti… Peygamber Efendimiz dedi… Hz. Ömer dedi…Necip Fazıl’dan diziler okudu…Hıra Dağı/Tanrı Dağı vurgusu yaptı…Kısacası Yüzde 30’un dar alanından pay almaya çalışmak yerine geniş yüzde 70’e doğru yelken açtı…Ha şöyle! Ha şöyle! Senin ne işin var yüzde 30’un dar alanında be mübarek. Seçimden sonar koltuğu bıraktı, sonar ısrarlara dayanamayıp geldi ya… itiraf edeyim: Çok iyi izah etti bu bırakıp gelme işini Hem iktidarı sonuna kadar en ağır şekilde eleştirmek hem de Türkiye’nin yanında olmak… Çok zor bir dengedir bu. Kurultay nutkunda işte bu zoru başardı. Kıvamı tutturdu!
Yeniçağ Gazetesi yazarı Burhan Ayeri’nin yorumu: “İYİ Parti 2. Olağanüstü Kongresi ile yenilenme dönemini başlattı. Semih Yalçın yönetimindeki bazı MHP’liler istediği kadar karalama yapsınlar, saçılan ışıkları karartamıyorlar. İYİ Parti’de 80 kişilik Genel İdare Kurulu ‘nun yarısının yenilendiğini görüyoruz. Mart sonu yapılacak mahalli seçimlere en iyi şekilde hazırlanacağı belli. Bu defa , 24 Haziran’daki yanlışları görmeyeceğimiz kesin. Meral Akşener’in kongrede yaptığı konuşmadan çerçeveleyip duvara asılacak pek çok özlü söz çıktı. En çok hoşuma giden ‘Töre konuşunca Han susar’ idi. Bu, bazılarının ağzına kapak oldu. Sanırım her karalama çabasında bu sözü hatırlayacaklar”
Selcan Taşçı ’ın Yorumu: “MERKEZ”DE VE MİLLİYETÇİ, MUHAFAZAKAR…Başlıklı yazısı
İYİ Parti’nin 24 Haziran’daki oy oranının beklenenin altında kalmasının gerekçelerinden birinin de partinin “ne olduğu”, “kime hitap ettiği” konusunda kafa karışıklığının oluşması, seçmenin İYİ Parti’yi konumlandırmakta güçlük çekmesi olduğu ileri sürülmüş ve bu konu medyada bir hayli tartışılmıştı.
Olağanüstü Kurultay’dan bu manada nasıl bir İYİ Parti çıktı; nerede duruyor, kendini nasıl tanımlıyor, artık “net” mi?
Aslında hep “net” olduklarını söylüyor Koncuk. “Merkez“in iddia edildiği gibi muallak bir söylem olmadığını, İYİ Parti’nin “merkezde” olduğunu söylerken bunun içini hiç boş bırakmadıklarını anlatıyor ama “belki de kendimizi izah edemedik” demeyi de ihmal etmiyor. Koncuk’un tanımıyla “milletin değerlerinin temsilcisi olan bir merkez partisi” İYİ Parti; “milliyetçi, muhafazakar, demokrat, Atatürkçü ve insan haklarına saygılı” olmayı gerektiriyor bu “değerler“.
ÇİZENLER… ÇİZİLENLER…
Delege blok listeyle “senin listen başımızın tacıdır Genel Başkanım” dedi ama blok listeye çizik atmaktan da geri durmadı! Çizilenler arasında bazı Başkanlık Divanı üyeleri de vardı. Bunu nasıl yorumlamalı? Yeni bir sorun yaratır mı?
Tereddütsüz “yaratmaz” diyor Koncuk;
“Delege, GİK üyelerinin hepsini tanımaz. Tanıdıkları, en bilinen isimlerdir. Onlar da genellikle divan üyeleridir. Delege de tepkisi, sitemi, mesajı neyi varsa bunu kimi biliyorsa onun üzerinden gösterir. Buna daha başka anlam yüklemeye gerek yok. 744 geçerli oydan, 687 oy alan divan üyemiz var, 685 oy alan divan üyemiz var, 591 oy alan divan üyemiz var… Ama 744 oydan 591’ini almış, 685’ini almış, buna böyle bakmak lazım…”
Bir de hatırı sayılır sayıda delegenin kurultaya gelmediği gerçeği var; 1123 delegenin 888’i salondaydı. Bu bir küskünlük alameti mi? Genel Merkez’e mesaj mı?
Bu iddiaları da kabul etmiyor Koncuk. Söylediği, “Katılmayan delegelerin büyük bölümünün hastalık dolayısıyla, yurt dışında olduğundan dolayı gibi ‘mazeretlerini bildirerek’ gelmediği”.
Son olarak 1980 öncesinin efsane eğitimcisi Sakin Öner’in bu konudaki yorumu:
24 Haziran genel seçimleri sonucu bazı kurucu üyelerin istifaları, istedikleri yer ve sıradan milletvekili adayı olamamaları veya aday oldukları halde seçilememeleri ile ilgilidir.
Bu şu gerçeği ortaya koymaktadır ki, bu kişilerin partinin kuruluşunda görev almaları, ülkenin içinde bulunduğu zor durumdan kurtuluşuna katkı sağlamak için değil, ikbal sağlamak içinmiş. Bence bu istifalar, dava adamı olmanın ne kadar zor olduğunu, egosunu aşamayan insanların bu sorumluluğu uzun süre taşımayacaklarını ortaya koymuştur. İstifaların yolun başında olması, partinin geleceği açısından iyi bir gelişmedir. Afyon –Sandıklı Çalıştayından sonra Sayın Meral Akşener’in genel başkanlıktan istifası, bir bakıma iyi olmuştur. Bütün İYİ Partililer ve parti kurmayları, bu süreçte İYİ Parti’nin Sayın Akşener olmadan ayakta duramayacağını görmüşlerdir. Bir nevi test görevi gören istifa sürecinin fazla uzun sürmemesi de doğru olmuştur. 12 Ağustos’ta yeniden Genel Başkanlığa seçilen Sayın Meral Akşener’e bu zorlu süreçte başarılar diliyorum.” Sözü ile Sakin Öner yorumunu noktalıyor.
Gelecek hafta içimizdeki büyük sızı olan Suriyelileri yazacağım.