KUCAKLAR DOLUSU YALAN… UÇAKLAR DOLUSU SALTANAT!
Kriz, miriz yok… Karşısında kerizde yok…
Bir yanda çaresizlikten türeyen bir dayanışma, öte yanda karanlık bir tünelden sonra da bir son çıkış olabileceğine dair bir iyimser işaret. Genel seçimler. olmadı; Mahalli seçimler. Ben filmi böyle izledim.
Türkiye’yi sari (bulaşıcı) hastalık gibi saran. Kuşatan. Karartan, nefes aldırmayan anlayış; Gericilik ve piyasacılık. Bu iki ruh ikizlerin hüküm sürdüğü topraklardan sadece yobaz ve kör fırıldağı çeviren tüccar fışkırır. Ancak. Açlık sofuluğu bozar. Din tacirleri işini bilemeyen çavuşa döner! Döner, döner kıçını avuçlar.
Bizi aldattılar. Bize kazık attılar. Allah’ım ve milletim bizi affetsin!
Ankara Beştepe’de 1100 odalı saray. Yetmez! Marmaris Okluk koyunda 400 odalı saray. Yetmez! İstanbul’da Osmanlı sarayları. Yetmez! Ahlat’a 1071 M² Saray… Yetmez! 18 adet ultra lüks uçak. Yetmez! Uçan saray… Kiralık yatlar, kotralar yakışmaz. Yüzen sarayda olur inşallah!
Süper lüks 235 adet makam araçları, cipler. Yetmez. Limuzinler.
Zencefilli somon suşiyle, susamlı levrek simidi yiyor. Starex meyvesi eşliğinde Aloeverayla chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothie içiyor. Uçaklarda günlük 130 tür menü hazırlanıyor. Fakir kardeşiniz lazanyalı kalkan balığı yiyor. Yetmez Nil balığı da olmalı mutlak. Manda yoğurdu. Bıldırcın yumurtaları, badem unlu ekmekler.
Torunlara dadılar, halayıklar ve de özel öğretmenler sarayda olmalı. Kadrolu.
Kriz miriz yok mirim!
Ancak bol miktarda kerizden söz ediliyor. Kriz palavrası dış güçlerin işi. Bizi kıskanıyorlar. Manipülasyon var.
Kriz olsa 500 milyon dolarlık uçak olur mu? Kriz olsa iktidar payandası ‘AF’ diye tutturur mu? Kriz olsa ekonomi, açlığa sürüklenmiş millet konuşulur. Kerizler konuşmaya değer mi! Bunu bilemem. Onlar konuşuyor. Kriz, miriz yok ortada, Kocaeli’nde bir baba çocuğuna pantolon alamadığı için, hergelelik olsun diye intihar ediyor. Valisi, Savcısı kulpu taktı. Kriz miriz yok. Sorun Psikolojik. Kriz psikolojiyi bozmaz dediler.
Belki de çok doğru. Kriz yokta, Doları kim çıkardı. TL nasıl oldu da yerlerde. Türk Lirası ile maaş alanlar nasıl oldu da %89 birden yoksullaştı. Dolar 3 lira oldu. Kriz oldu mu? Olmadı. 4 lira oldu, 5 lira oldu, 6 lira oldu! Ne oldu? Hani nerede kriz. Mazot, benzin 6 lira. Gaz 4 lira. Domates 6 lira. Hıyar 5 lira. Soğan 9 lira. Patates 7 lira. 35 kuruşluk su 1 lira. Şarbonlu sığır eti 60 Lira. Ne krizi? Dolar 7,8,9 hat da 10 lira olsun. Fark etmez. Nasılsa hep 50 liralık benzin alıyoruz. Milletin A… koyduk diyen şerefsizler neden etkilenmiyor, ihaleleri Türk lirasına çevirmiyorlar!
Dövizle kira yok. Yasak. Kim için? AVM’ler için. Bakkalların kapılarına kilit asanlar, AVM’leri koruma telaşında. Kiralar artık dövizle değil. AVM’ler sıyırdı. O AVM’ler kimin ve ortakları kimler? Ya yurdum insanı? Banka ve kredi kartlarına gelen faizler. Kriz yok… Keriz bol.
Kriz yokta, bir kerizlik var ortada. İstersen inanma…
Türkiye’yi Anonim Şirket gibi yönetmek istiyorum dedi. Dediğini yaptı. Türkiye’nin tüm ekonomik varlığının toplandığı kurumun tek söz sahibi. Damat yardımcısı! Kısaca Türkiye’nin tüm mal varlığını(Türkiye Cumhuriyet Ziraat Bankası AŞ, Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ (BOTAŞ), Türkiye Petrolleri AO (TPAO), Posta ve Telgraf Teşkilatı AŞ (PTT), Borsa İstanbul AŞ, Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme AŞ’nin (TÜRKSAT) sermayelerinde bulunan Hazineye ait hisselerin tamamı, Türk Telekomünikasyon AŞ’nin yüzde 6,68 oranındaki Hazineye ait hissesi ile Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünün (Çaykur), THY’nin yüzde 49,12, Halkbank’ın yüzde 51,11 hisseleri) Gözünü İş Bankasına dikti. Reis tüm bunları kullanma yetkilisi. Ama sorumlusu değil.
Suriyeli mültecilere 40 Milyar Dolar harcadık diye hava atanlar! Katar’dan 17 Milyon dolar gelecek diye seviniyorlardı! Katar’dan 500 milyon dolarlık uçan hediye geldi. Yersen.
Af isteyene bakın. Saltanata payanda!
Kimin için. Neden. Niçinlerin cevabı yok. Okul açalım. Demiyor! AF istiyorum diyor. Üreten Türkiye. Demiyor! AF istiyorum diyor. Yoksulluk, işsizlik ayyuka çıktı. Demiyor! AF istiyorum diyor. Krizle ilgili bir önerisi yok. AF istiyorum diyor. Ümmetçiliği din, mikrofondan efelenmeyi milliyetçilik diye yutturmaya çalışıyor. Millet çocuklarının İmam hatiplere zorlanmasına sesi soluğu çıkmıyor. AF istiyorum diyor. Kimin için? Kendisine ‘Fosil’ diyen bir mafya babası için. Vatanı havuduyla götürenlere sesi çıkmıyor. Her yerde “susun, oturun, vatana göz diktiler” demekle yetiniyor. Partisine aldığı hazine yardımı TL.leri, kimlerin fikriyle dövize çeviriyor. Söylemiyor. Yerli ve milli lafını dilinden düşürmüyor.
Sömür, vatan savunması olsun.
Çal, Yağmala, vatan için.
Öl, öldür, vatan sağ olsun. Tüm bunları bil. Tüm bunlara rağmen önce vatan; de! Adı milliyetçilik olsun.
Liberal alçaklığın halkına yaptığı asıl kötülük işte budur. Kendi zalimine karşı; karşı olan diğerlerini saf dışı tutmayı meşrulaştırırlar.
Zart. Zurt… Hangi ülke? Hangi millet? Hukuksuzluğun, yolsuzluğun tümüne ortaksın.
“İki yanlıştan bir doğru çıkmaz, tekeden süt sağılmaz, bardağa tuz bulunmaz, suda ateş yanmaz; Recep Tayyip Erdoğan’dan da cumhurbaşkanı olmaz” diyor. Sonra; “Benim aklım Türkiye’dir. MHP’nin Cumhurbaşkanı adayı yoktur, MHP Genel Başkanı aday olmayacaktır. MHP olursa ittifakla, olmazsa kendi partisi olarak milletvekilliği seçimine girer. Cumhurbaşkanı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleme kararı alır” diyor. Alıyor.
Onlar: Lekelediler; karaladılar. İftira ve kumpaslar kurdular. Ülke üzerinde oynanan alçak projeleri şirin gösterdiler. Elde avuçta ne varsa pazarladılar. Kendi halkı yerine elin Arap’ına, Yahudi’sine, Rus’una, Alman’ına İngiliz’ine, Yunanına Neden kendi halkına değil de elin gavuruna sattılar.
Hani vatandı her karış toprak parçası. Gerisi teferruattı. Bu milletin alın terini bu millete değil. İte köpeğe yem, yandaşa kıymetli arsaları üç paraya hibe ettiler. Oğullar, enişteler, kayınçolar köşe döndüler. Komisyonlar, rüşvetler ayakkabı kutularından taştı. Teferruatın ne olduğunu, kim olduğunu anlayabildi mi bu millet!
Emperyalizmi şirin gösterdiler! “yurtseverlik de neymiş” diyerek lekelediler. farkına varmadı millet.
İşsizsin, sesini asla yükseltmeyeceksin, söz konusu vatan.
Yoksulsun, açsın; hakkını hiç aramayacaksın, mevzubahisse vatan.
Hakkını ararsan, vatan hainisin. Bir kulp bulur tıkarım içeri. Sen suçsuzluğunu ispat edene kadar.
Sömürünün hüküm sürdüğü her yerde, bu böyle.
Ve Nazım diyor ki:
‘Vatan çiftliklerinizse,/kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,/vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,/vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın, Ben vatan hainiyim’.
Yurttaşlık bilinci: Kıçında donu, cebinde ekmek parası, altında bisikleti yok. Parti binasında bir bardak çay için bekliyor. Seviniyor! Neye!
Saraylara mı, Ziyafet sofralarına mı. Uçan saraylara mı. Duble yollara mı. Hava alanına mı. Kanserli hayata mı. Tüp geçitlere mi. Köprülere mi. Parasını ödeyerek muayene olduğu hastanelere mi.
Beleş makarna, bulgur poşetlerine mi. 10 torba kömüre mi?
Kendisini besleyenin millet olduğunu değil. Parti ağasının beslediğini düşünen, zulmün otağına oy veren anlayış.
Bu ülkede Kriz yok. Hepsi manipülasyon. Bu ülkede keriz yerine konulmuşlar var. bunun içindir ki; Kucaklar dolusu yalana inananlar, uçaklar dolusu saltanata itibar diyenler var