Bütünüyle Yamuk İlişkiler!!!

18 Kasım 2017
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz
2233 defa okundu.
Bütünüyle Yamuk İlişkiler!!!

Siyaset, rüşvet, skandal, tarikat ve paralellik!…

Hangisi hukuka uygun… Hangisi ahlaki… Hangisi etik… Araştırma için verilen soru önergesini reddeden meclis!!! Kendilerini oylarıyla ikbale taşıyan millete acımasızca oturtulan vergi ve zamlar. Lütfen bu soruyu kendinize sorun… Hangisi hukuka uygun. Hangisi ahlaki. Hangisi etik. Bu ülkede bir şirket kurmak için sadece 10 000,00 TL ihtiyaç varken. Onlar! Onlar için sorun yoksa. Bu millette; yani bizde bir sorun var. Algı!

Burası Türkiye diyeceğimde. Türkiye’nin ne günahı var diyorum. Tarih 30 Mart 2011 Wikileasks (WikiLeaks kaynaklarının gizliliğini koruyarak Ülkeler hükümetlerinin ve diğer organizasyonların hassas ve gizli belgelerini yayınlayan organizasyon ve web sitesi.) Türkiye’nin kucağına düşüyor… Hatırladınız mı? Bu belgeler içeriğinde Türkiye’yi ilgilendiren 220 satır başı vardı. Kaçı aklınızda kaldı. Birazcık düşünseniz mutlak o dönem ortaya dökülen kirli ilişkileri de görmüş olacaksınız.

Önce bir hiciv.

“Bir Soğan soyulurken yaşarıyorsa gözler.

Vatan soyulurken aldırmıyor öküzler…” Şair Eşref

Tarih 17-25 Aralık 2013 Para kasaları, rüşvet, kara para, paralel sistem, yamuk ilişkilere dönüşüyor ve ortaya dökülen onlarca görüntü ve ses kayıtları için montaj, evde bulunan paralar, kasalar, para sayma makineleri şantaj olarak niteleniyor. Bakan çocukları ve İranlı kara paracı adam tutuklanıyor. Üç bakan istifa ediyor.

Meclis isimleri yolsuzluğa bulaşan bakanları aklıyor. Halk Bankası Genel Müdürünü ödüllendiriyor. Bu kirli ilişkilerin baş aktörü Amerika’da tutuklanıyor. Türkiye Kara Para tacirini kurtarmak için girişimlerde bulunuyor. Amerika, koluna 800 bin Eouroluk saat takan bakan hakkında tutuklama kararı çıkartıyor, Halk Bankası Genel Müdür yardımcısı, bir takım görüşmeler yapmak için gittiği Amerika’da tutuklanıyor. Türkiye Amerika’dan adalet beklerken. Amerika bu kirli ilişkileri lehine çeviriyor. Türkiye üzerinde baskıları artıyor.

Aziz Sancar, Nobel Ödülü almış Atatürk hayranı, Türk akademisyen, biyokimyager, moleküler biyolog ve bilim insanı. İnsan genetiği üzerinde bilimsel çalışmalar yapan. Dünya’ya parmak ısırtan, saygın bir bilim adamı. 1997 yılından beri Amerika Birleşik Devletleri Kuzey Karolina Üniversitesi, Chapel Hill’de Biyokimya ve Biyofizikçi. Müthiş bir Türk.

Bu ülkeye yön verenlerin Hırsız, kara paracı, Rüşvetçi ve dolandırıcı İranlı bir sahtekar olan Zera Zarraf’a kurtarmak için bu ülkeyi krize sokacak kadar ikili ilişkileri nereye taşıdığı açıkça ortada. Bu karanlık işlerin kimliğine Benim vatandaşım diyorsa birileri. Ben o adamı tanımıyorum. Zira ben Zaraf gibi aynı paralellikte yurttaş değilim de onun için.

İki kimlikten bahsettim. Birisi Dünyaca ünlü bilim adamı, diğeri kara para, yolsuzluk, rüşvetle ilişkili kimlik. Onların benim vatandaşım dedikleri kimliğe sahiplendiklerinin binde biri kadar, Aziz Sancar’a neden sahiplenmemiştirler?

Tarih 6 Kasım 2017 Paradise Papers’ (Cennet Belgeleri) ile Başbakanın oğulları, Bakanın (Damat Ferit) kardeşi ile öbürleri vergi cennetlerine yelken açıyorlar. Bütçe açıkları, ekonomi dengelerindeki bozulmalarla, halkın kolundaki bileziği isteyen anlayışa kadar düşüyor. Ne kadar gariptir ki! Ne kadar yüzsüzlüktür ki; bu ilişkilere yasal diyorlar. Ama etik değil demiyorlar. İngiltere kraliçesi de yapıyor demek, karşı apartmanda birisi fahişelik yapıyor, bende yaparım. Suç mu demeyle ne kadar farklı?

Babalar ve oğullar, hat da damatlar. Devletten ihale alıp milletin parasını yiyen iktidara yakın müteahhitler, bakan damat ve kardeşleri ile ülkenin içini boşaltan devlet ilişkileri. Hangi, hukuk ülkesindeyiz derseniz, Türkiye’de hukuk içinde yaşadığımızı bir kez daha anlatmanın ferahlatıcı bir şekli olabilir mi? Oğulları, damat ve kardeşini, sözde iş adamlarını koruyan sistemden tık ses çıkmıyor.

Her şeyde olduğu gibi bu ülkede bu utanmazlıklarda birer iddia olarak kalacak. Hiç kimse istifa etmeyecek. Lafazanlıklar kendisini bağımlı yargının kollarına bırakacak. Ben tüm bu savunmalara eyvallah diyeceğim. Biraz zor. Utanma nasıl bir duygudur ben bilirim. Ya onlar!!!

Demokrasi; tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir. Demokrasilerde hukukun üstünlüğü vardır. Monarşi; bir hükümdarın devlet başkanı olduğu bir yönetim biçimidir. Saltanatın bir başka adıdır. Seçim dışı yöntemler kullanılır. Bu hükümdar, Türkçe’de kral, imparator, şah, padişah, prens, emir, kağan, hakan gibi çeşitli adlar alabilir. Monarşide hukuk olmadığı için üstünlüğü de yoktur.

Siyasilerin çocukları trilyoner oluyor da! Halkın çocuğu neden sokakta! Neden şehit. Neden diğerleri servetler içinde yüzerken yoksulun çocuğu şehit, vatan millet tesellileri içinde ölüyor. “Vatan millet için elbette ölünür” diyerek sıradanlaştırıyor. Çünkü onlar iktidarları süresince onları kıymeti yok gözüyle bakıyorlar.

Her evden bir işsiz, her mutfakta bir yangın, 900 bin insan aç; 20 milyona yakın insan yoksul. İşsizlik oranı yüzde 13’leri aştı, 7 milyona yakın insan kayıt-dışı çalışıyor, Her bir çocuk 5000 dolar borçlu doğuyor…

Onların çocukları, damatları, damat kardeşleri vergi kaçırıyor, millet ödediği vergilerle bütçe oluşturuluyor. Bu vergilerin %43’ü faize gidiyor. Hükümet yeniden borçlanmak için Genel kuruldan yetki istiyor. En zengin yüzde 20’nin geliri, en yoksul yüzde 20’nin gelirinin 8.1 katı… Bu ülkede ekonomik istikrar ve beyler. Onların keyfi yerinde maşallah.

Vatandaş ölen bu ülkenin iş kazalarında ölen, kirli bir savaşın içinde şehit olan çocukları için…

Ve diyorlardı ki… ‘Yahu onların çocukları, burs alıp, yurt dışında okuyacak da… Onların çocukları gemicik alacaklarda… Onların oğulları, sünnet düğünlerinden geldi denilen paralarla ticaret yapacaklarda… Onların oğulları mısır ithalatından 400 milyara yakın bir parayı kazansın diye, vergiler kısa süreliğine düşürülecek de… Onların damatlarının çalıştığı şirket iş yapacak diye, devletin bankasından 750 milyon dolarcık kredi alıp, devletin elindeki kurumunu devletin parası ile satın alacak da… Biz ekmeğe, süte, peynire zeytine vergi öderken, onların hısımları para kazansın diye, pırlanta gibi taşların vergisi “0” yapılacak da… Onların yeğenleri, iki dudaklarının arasından çıkan sözlerle, Milli saraylarda çalışacak, kızlar, biraderleri danışman olacak da… Onların çocukları, yalılarının karşısında askerliklerini yapacak da…

Ya bizim çocuklarımız? Sorarım sana ya, ya bizim çocuklarımız’?

 

YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

SOSYAL MEDYA BİZİ TAKİP EDİN