BİLGİNİN GÜVENLİĞİ

16 Temmuz 2014
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz
1650 defa okundu.
BİLGİNİN GÜVENLİĞİ

BİLGİNİN GÜVENLİĞİBu hafta size, bilgi gücü ile iktidar gücü ilişkisi üzerine birkaç satır karalayacağım. İlgi duyanlar olursa diye, elbet.

Dünyanın “Gülün Adı” romanı tanıdığı İtalyan yazar Umberto Eco, aslında bir “Ortaçağ uzmanı” bilim adamı.

Dünya entelektüeller listelerinde en üstlerde olan bu ünlü düşünür, “Baudolino” adlı romanında da yine tarihsel dekorunu kurar ve buradan felsefi çözümlemelerini mizah eşliğinde mükemmel bir şekilde sunar.

Baştan çıkarıcı ve kurnaz bir çocuk, ayrıca tescilli bir yalancı olan Baudolino, Piemonte`nin güneyinde bir köyde büyür. Daha ilk karşılaşmalarında Baudolino İmparator`un ilgisini çekmeyi başarır ve İmparator onu manevi oğlu ilan eder. Bir bukalemunun renk değiştirmeye yatkınlığı gibi, dilleri duyar duymaz konuşabilme yeteneğine sahip Baudolino hızla gelişir, önce Paris`te önemli hocaların ve sefahatin çifte eğitiminden geçer, ardından da İtalya ve Almanya`da Friedrich`in yanında, güvenilir adamı ve danışmanı olarak dolaşır.

Eco’nun diğer eserlerinde de olduğu gibi, yine polisiye bir kurgu, ve son derece eğlenceli bir dilbilim tiyatrosu vardır. Yayınevleri bu kitabın tanıtımında şöyle derler: “Erken Ortaçağ, karanlık bir dönem olarak gibi kötü bir üne sahiptir. Umberto Eco Baudolino`da bu döneme aydınlık, ışıklı bir elbise giydiriyor.”

Ortaçağ da nereden çıktı, diye düşünmemeniz için hemen bağlamı açıklamalıyım: Aslında yazarın, eğitimciler ile ilgili yazdıklarına getireceğim sözü… Hukuk eğitimi veren eğitimcilerin durumuna değinilen bir bölümde, “güç ve bilgi” ilişkisi değerlendiriliyor ve bu ilişkinin sağladığın “güven” duygusu şöyle eleştiriliyor.

“Bologna’da ve Paris’de hukuk hocalarıyla işler şöyle yürüyor; orada önceleri hocalar katedral okulunda eğitim veriyorlardı, onun için de piskoposun emrindeydiler, ama birgün çekip gittiler ve Sainte Genevieve Dağı’nda eğitim vermeye başladılar, artık ne piskoposa, ne de krala kulak asmadan gerçeği keşfetmeye çalışıyorlar.”

Eğitimci hukukçuların bu özgür koşulları, kulağa güzel geliyor. Ama Eco, buradan ilginç bir sonuca geçiyor ve bu özgürlüğün sunulmasının, eğitimcilerin, “iktidara bağlılığının da bir tür garantisi olduğunu” ileri sürüyor. Kahramanı Baudolino, danışmanı olduğu imparatora şunu öneriyor:

“Bir yasa yapıp, Bolognalı hocaların her güçten, hem papadan, hem de başka herhangi bir hükümdardan, gerçekten bağımsız olduklarını ve yalnızca hukukun hizmetinde olduklarını kabul edersen, olur işte. Sen dünyada tek olan bu şerefe eriştikten sonra, onlar da doğru düşünceye, doğal ışığa ve geleneğe göre tek hukukun Roma hukuku ve onu temsil eden tek kişinin kutsal Roma İmparatoru olduğunu açıklarlar

İmparator hayretle soruyor: “Neden böyle bir şey söylemek zorunda olsunlar ki?” Baudolino yanıtlıyor: “Çünkü sen karşılığında onlara bunu söyleyebilme hakkı veriyorsun, hiç de az şey değildir bu… Yani sen ve onlar bir demir fıçının içinde güvende olursunuz.” (Umberto Eco, Baudolino, Çev.Şemsa Gezgin, Doğan Kitap, 2003, İstanbul, s.67-68)

Özetle, iktidar, bilim, güç, güven ilişkisi son derece karmaşık bir magmadır. Bu ortam içerisinde özgür eğitimci kalabilmek oldukça güçtür.

Sana sunulan özgürlükleri, kendi kendini sansürlemek için uyguluyor; ya da iktidarı onaylayarak ancak, özgür kalabileceğini sanıyorsan; sahip olduğun güvenlik, sahtedir. İçinde bulunduğun belki de bir demir fıçıdır.

Anahtar Kelime: ,
YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

SOSYAL MEDYA BİZİ TAKİP EDİN