Bir asrı şiirlerle anlatan ve bir asra da ışık tutan danışmanlığını Türkçe Öğretmeni Murat Öter’in yaptığı ve Ercan Değirmenci tarafından hazırlanan “20.Yüzyılın Şairleri Amca İle Yeğen” Kitabı çıktı.
Kitabın adı “20.Yüzyılın Şairleri Amca İle Yeğen” Amca Âşık Seyfullah, yeğen ise Âşık Salih’tir.
Kırşehir’in sanat elçisi, Dünya Kırşehirliler Derneği Koordinasyon Başkanı Ünal KAYA, “Tanımadığımız hemşehrimiz kalmasın” diye her alanda faaliyet gösteren değerlerimizi bizlere tanıtarak onların Kırşehir için yaptığı çalışmaları bizlerle paylaşmaya devam ediyor. Ünal Kaya yaptığı basın açıklamasında: “Kırşehirlilerin bir değeri olan Âşık Seyfullah-Âşık Salih yaptığı çalışmalarını gün yüzüne çıkarmamız gerekiyordu.Bunların gün yüzüne çıkarılmasında büyük emeği olan Ercan Değirmenci hocamı kutluyorum.Kendileri bundan önce çıkardıkları kitapları hakkında baskıya girmeden bizleri bilgilendirmişti.Yapmış olduğu bu son eser hakikaten günümüz dünyasına ışık tutan ileri görüşlü şiirlerle doludur.Ercan DEĞİRMENCİ hocamız kitap ile alakalı bizlerle şu bilgileri paylaştı.
Âşık Seyfullah ve Âşık Salih, Kırşehir yöresinde halk şairleri ile tanınan Toklumen köyünde doğdular. Her iki şairde de âşıklık geleneği sülaleden gelmekteydi. Âşık Seyfullah ve Âşık Salih, yörede âşıklık geleneğinin doğmasına vesile olan Âşık Said’in de mensup olduğu Değirmenci ailesindendirler.
Toklumen köyünde âşıklık çınarının kökleri Âşık Said’dir. Yörede Âşık Seyfullah, âşıklık geleneğinin ikinci, Âşık Salih ise üçüncü temsilcisi olarak kabul edilir.
Bu kitabın çıkış noktası Âşık Salih’in, amcası Âşık Seyfulllah’a hitaben söylediği şiirdir.
Bu kitapta iki şairin yayınlanmış veya yayınlanmamış şiirlerinde: aşklarını, ağıtlarını, hasretlik duygularını, ayrılıklarını, nasihatlerini, toplumun bozulan düzenine yaptıkları eleştirilerini, şikâyetlerini kısaca 20.yüzyılın yaşantısını şiirlerde bulup 21.yüzyılın ipuçlarını göreceğiz. Amca ile yeğenin şiirlerindeki benzer veya farklı üslup, hayata bakış tarzları kitabın konusudur.
Bu kitaptaki şiirlerin büyük bir bölümü 1949 baskılı ”Toklumenli Âşık Seyfullah” ve 2016 baskılı “Kırşehirli Âşık Salih” adlı kitaplardan alınmıştır.
Halk şairleri, günlük toplum yaşantısı içinde gelişen ve o çevrede yaşayan insanları ilgilendiren bir takım olayları hicvederler. Bu bazen hafif bir taşlama, bazen de ağır bir yergidir. Halk şairleri zamanın gidişatını genel olarak eleştirirken bireysel taşlamalar da yaparlar. Bu taşlamalarda devlet yöneticileri, devlet memurları, medrese ve tekke mensupları, toprak sahipleri, tüccar ve her çeşit esnaf yerilir. Şahıslar bir tarafta mevki ve işlerine göre yerilirken, diğer yönden huy ve davranış özelliklerine göre de eleştirilir. Ayrıca hemen hemen bütün halk şairleri, içinde bulundukları zamandan ve zamane adını verdiğimiz yoz insanlardan şikâyet etmişlerdir.
Âşık Seyfullah ve Âşık Salih’in şiirlerinde taşlama nazım türüne rastlanmaktadır. Âşık Salih’te kişilerin yerilmesi öncelikli olmasına rağmen Âşık Seyfullah’ta bozuk toplum düzeni daha öncelikte yer almaktaydı.
Âşık Salih:
Torna üzerine sağlamdır işin
Aradım aşireti bulunmaz eşin
İstemem veresiye paramız peşin
Fertler tanrısına kul Tahir Usta
Âşık Seyfullah:
Hocalar fetvayı tersine verir
Ahkâm-ı şeriatın aksine yürür
Kurşun yarasına okur üfürür
Bozulmuş düzeni teli dünyanın
Türk Halk Edebiyatı nazım türlerinden birisi de güzellemedir. Bir kimseyi, bir güzeli, bir yeri, herhangi bir tabiat manzarasını övmek maksadıyla söylenen şiirlerdir. Güzellemelerde esas unsur güzelliktir. Anlatılan ister bir sevgili, ister herhangi bir insan veya tabiat manzarası olsun, şairin gayesi gördüğü güzelliği dile getirmektir.
Âşık Seyfullah ve Âşık Salih’in güzelleme türünde de şiirleri olmasına rağmen Âşık Seyfullah’ın şiirlerinde güzelleme nazım türü diğer türlere göre daha sık görülmektedir. Âşık Salih de güzelleme nazım türünde şiirler vermesine rağmen Âşık Seyfullah kadar sık değildir.
Âşık Seyfullah:
Peri midir bilmedim cismini
Bir levhada gösterdiler resmini
B.de Z.de ara dedi ismini
Bir simanın ismi bildim efendim
Âşık Salih:
Bağlamış başına ipek çar gördüm
Ak gerdan altında bir çift nar gördüm
Bahçesinde çiçek açmış har gördüm
Bir parola verdi gelecek gibi
Her iki şairde yaşadığı yerin güzelliklerini şiirlerinde ifade etmiştir.
Âşık Salih:
Yükseğinden suyun akar seslenir
Yâr gözünden akar kirpik ıslanır
Gönül muradına erse uslanır
Görünür Kepez’in Çal’ın Toklumen
Âşık Seyfullah:
Seyfullah bir daha uğrar mı yolum
Vasfını yazmaya acizdir dilim
Köyüm Toklumen’dir Kırşehir ilim
Mübarek toprağın taşın Kırşehir
Ölen kişilerin ardından duyulan acıyı, üzüntüyü dile getirmek için söylenen nazım türü olan ağıtlara Âşık Seyfullah ve Âşık Salih’in şiirlerinde rastlanmaktadır. Âşık Salih’in şiirlerinde ağıt Âşık Seyfullah’a göre daha ağırlıklıdır.
Âşık Seyfullah:
Nice görsem seni Derevek dağı
Ciğerimde bir incecik sızı var
Aşk ile geçirdim ömrümün çağı
Eteğinde bir yavrunun izi var
Âşık Salih:
İki çocuğu var kundakta biri
Açtılar tabutu ayvadan sarı
Yağdı başımıza boz dağın karı
Ela gözlüm teneşirde yundu gel
Bir şey öğretmek, bir düşüncenin yayılmasına çalışmak gibi amaçlarla söylenen nasihat nazım türüne Âşık Seyfullah ve Âşık Salih’in şiirlerinde rastlanmaktadır.
Âşık Salih:
Sen düşmana göz açtırma cephede
İmanlıyız koyma kalbi şüphede
Atam bize ne deki Kocatepe’de
Hakka bakan gözler kör olmaz oğlum
Âşık Seyfullah:
Size bir yadigâr ismim kalacak
Zannetme dünyada cismim kalacak
Bir kâğıt üstünde resmim kalacak
Bu âlem kimseye yâr olmaz oğlum
İki şairde de ahret inancı yüksektir.
Âşık Seyfullah:
Emrolur İsrafil’e üfürür Sûr’a
Es hitabı olur ol rüzükâre
Cümle zîrûh olan döşenir yere
Dünyaya göz yumup birden ayrılır
Âşık Salih:
Âşık Salih der ki korkarım sinden
Çok yönlü sualler sorulur benden
Öyle sarhoşum kalmayım dünden
Lisanlar değişik dili bilmezsin
İki şairde de insanların yaptıkları hataların bir gün hesabının sorulacağına dair inançları tamdır.
Âşık Seyfullah:
İmam yıkar seni kefene sarar
Ruhun avdet der cesede girer
Rabbini nebini bir melek sorar
Sağından solundan gelecek bir gün
Âşık Salih:
Can cesetten çıkar gider yerine
Gafil durma senedin yok yarına
Tamahkâr olup dalma derine
İğneden ipliğe sorulur bir gün
Elifnamelere, hem âşıkların hem de klasik şairlerin edebi eserlerinde rastlanmaktadır. Arap alfabesindeki harf sırasına uygun düşecek tarzda genellikle dize başlarına ilgili harfleri ve bu harflerle başlayan kelimeleri getirmek suretiyle değişik biçimlerde oluşturulan şiirlere verilen ad olarak nitelendirilir. Âşık Seyfulah’ta bu tür de şiirlere rastlanırken Âşık Salih’te rastlanmamaktadır.
Aşık Seyfullah’ın “ Feryadım Asumana” şiiri Elifnamelere verilecek en güzel örneklerdendir.
Elifle ahızardayım be bela oldu bana
Te tahammülsüz kalmışım bu gönül madun sana
Se sena etmez gönlümü feryadım asumana
Cim cemalin görmek isterse cami doldu gel
Âşıklar tarafından ortaya konulan ve insan hayatının ana rahmine düşmesinden ölümüne kadar olan safhalarının yaş kademelerine göre konu edildiği destanlara yaşname denir.
Âşık Seyfullah’ın on dört dörtlükten oluşan “İkrar Eyledim” şiiri yaşnamelere verilecek en güzel örneklerdendir.
Anamın rahminde dokuz ay kaldım
Emir verdin henüz dünyaya geldim
Kendimi bir ahsen surette buldum
Benzettin cismimi gılmane ya Rab!
Anamın südünü eylediğin gıda
Razzâk-u âlemsin sen gani Hüda
Üç yaşımda bana duyurdun seda
Erişti dizlerim dermana ya Rab!
Yedi yaşımda girdim ilim dersine
On iki de işim döndü tersine
On sekiz de girdim aşkın kursuna
Düştüm bülbül gibi figana ya Rab!
On dokuz da ateş düştü özüme
Rüyada bir sima çarptı gözüme
Yirmi de düzen verdim sazıma
Düştü garip başım sevdaya ya Rab!
Bir kaşı karaya meyil bağladım
Aşka düşüp ciğerimi dağladım
Yâri koyup gayri yâre ağladım
Beyhude bir kaşı kemane ya Rab!
Yaşım buldu şimdi elli üçünü
Gönül bildi isyanını suçunu
Bir ateş kapladı kalbin içini
Düştü gemim derin ummana ya Rab!
İhtiyarlık alâimi başladı
Âşık gönül maşukunu boşladı
Kahhar ismin ta kalbime işledi
Rahmetin bol bakma noksana ya Rab!” ifadelerini kullandı.