Didem CEYLAN
Siz Kimin Yalakasısınız..!
Merhaba, sevgili 40 Arena Gazetesi okurları.
Sizlere bu haftaki köşe yazımda uzun zamandır icra edilen ama günümüzün en popüler mesleği “YALAKALIK” ile ilgili bir kaç kelam etmek istiyorum.
Evet, doğru okudunuz günümüzün popüler mesleği “YALAKALIK…”
İnsanlar ya birbirlerine yalakalık yapıyor, ya da yalaka olmak için adeta çok yüksek bir çaba sarf ediyor.
Aslına bakarsak yalakalığın tarihçesi bana göre insanın Dünya’ya geldiği ilk çağdır. Her çağda müşterisi olmuş, her zaman para etmiş, hatta ve hatta pirim yapmış bir iştir.
Yalakaların her zaman sırtı pohpohlanmış ve işleri halledilmiştir.
Eee yalakalık bu kadar prim yaparken doğru insanı aramak, özü de bir sözü de bir olmak, ne söyleyecekse yüzüne ve açıkça söylemek yalakalığa göre daha zor.
Yalakalar doğru söyledikleri zaman kendilerine küfür etmiş gibi hissediyorlar herhalde.
Bugün Kırşehir’de 7’den 70’e hepimizin elinin altında internet var. Arama motoruna yalaka yazıp birkaç kez tıkladığınızda karşımıza Türkçe’de ki yalakalığın tanımında kullanılan kelimeler tek tek sıralanır.
Bu kelimeleri şu şekilde sıralayabilirim; “Yağcı, yağdanlık, dalkavukluk, şakşakçı, şaklabanlık, kemik yalayıcılık, yalpaklık, huluskarlık, kıç yalayıcı, omurgasızlık, yanar dönerlik, v.s. uzayıp giden bir serüveni bulunmaktadır.
Türkçe’de ki yalakalık lügatinde yakalığın ırkı dini dili mezhebi yoktur. Yalaka insanlar karşısındaki kişinin dinine, mezhebine, yaşantısına, kişiliğine bakmaksızın yalakalığı mükemmel yapıyor ve yapacaklardır da.
Birkaç kuruş, birkaç liralık sus payı bedel için kişiliğini, şahsiyetini, benliğini, zikrini ve fikrini satan insanların bir başka kişilerin gözlerinden düştüğünü görmek öyle hoşuma gidiyor ki!
Gelelim asıl konumuza yeni popüler mesleğimiz yalakalığın nasıl ve genellikle kimlere yapıldığına.
Yalakalığın nasıl yapıldığı, boyutu, niteliği kişiden kişiye ve sınıfsal olarak değişiyor. Günümüzde yalakalığın iş olarak, kömür olarak, gıda yardımı olarak dönmesi ise yalaka ve yalakalığı bir kat daha artıyor.
Peki kimlere yapılır?
Gözlemlerime göre bu yalakalık mesleği ilk olarak siyasilere yapılıyor.
Kendini rahat ettirmek isteyenler, oğluna-kızına iş arayan kişiler daha düne kadar bir başka partinin bayrağını sallıyorken, daha düne kadar yalakalık yaptığı partinin mensubuna söverken, daha düne kadar yapmış olduğu her sohbette belden aşağıya vururken, ceviz kabuğunu doldurmayacak bir işte bir bakmışın dün sövmüş olduğu kişinin eline eteğine kapanıp, yalakalık yapmaya başlıyor.
Siyasilere yapılan yalakalık böyle ilken bazı kurumlarda ise Müdür ve Müdür yardımcılarına yapılan yalakalık ise başka bir tartışma konusu.
Hatta yalakalık öyle bir hal almış ki, haklarımızı dahi isterken yalakalık yapar
hale gelmişiz. Kendimizden ödün vererek.
Hani derler ya at izi it izine karışmış. Aynı o misal kimin kime ne için ve ne zaman yalakalık yapacağı belli olmuyor. Ne diyelim, kişilik meselesi.
İkili ilişkilerde eş, dost, akraba, kurum müdürler, siyasiler ve başkanlar acaba kimin yalakası diye düşünmeden de geçemez olduk.
Bunca açıklamadan sonra yazının amacının kişinin kendisiyle ilgili yalakalık konusunda özeleştiri yapması ve yalaka olup olmadığının sorgulatılması olduğuna göre soruyorum; SİZ KİMİN YALAKASISINIZ?