ŞEKER TADINDA BAYRAM

20 Temmuz 2015
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz
2049 defa okundu.

Serap-5

Bizim zamanımızda adı “Şeker Bayramı” idi. Rengarenk şekerler de cazipti ama yine de daha çok, ikram edilecek çikolatanın yolunu gözlerdik. Bu nedenle de “Şeker Bayramı” yerine “Çikolata Bayramı” neden olmamış diye hayıflanırdım.

 

Annelerimizle bayram ziyaretine gittiğimizde çikolata ikram edilir ama arkadaşlarımızla elimize birer torba alıp da kapıları çaldığımızda genellikle şeker verilirdi. J Bir de o koşuşturması tabii, evler tepeden tırnağa temizlenir, mutlaka “yeni” şeyler giymeye çaba gösterilirdi.

 

İşte yine Ramazan Bayramı’na sayılı günler kala şeker ve lokum alış verişleri başladı. Kırşehir’de de  bayram nedeniyle marketlerde ve pazarda hareketlilik gözlenirken; gazete haberlerimize, özellikle tatlı, çikolata ve şeker reyonlarındaki en iyisini en ucuza alma çabamız yansıdı bile.

 

Şekerleme ve çikolata alışverişi konusunda sektörde önemli firmaların, “merdiven altı üretim olup fiyatı düşük olan çeşitlerden kaçınılması” çağrısı ve nelere dikkat edilmesi gerektiğine ilişkin uyarıları da öne çıkan manşetler oldular.

 

Haberlerde ikinci sırayı birkaç güne kadar diyetisyenler alacaktır. “Yediklerinize dikkat edin, ağır tatlılardan kaçının” filan…  Ama benim gibi tatlı düşkünleri için, suçluluk duygusuna engel olamasak da bu uyarılara kulak tıkamak mümkün. J

 

Belçikalı eğlenceli yazar Amelie Nothomb, Açlığın Biyografisi adlı eserinde yemek düşkünü bir genç kızı anlatıyor. Ona göre, devamlı yemek arzusu yani açlık çekmek, öyle pek de kötü bir duygu değil. Yazarın, kilolu kişileri pek mutlu edecek yorumu şöyle:

 

“Açlık, istemek demektir. Kuvvet anlamına gelen irade değildir. Bir zayıflık da değildir, çünkü açlık edilgenlik tanımaz. Aç olan insan arayan biridir.” (Nothomb, Amelıe (2007), Açlığın Biyografisi (Sıradışı Bir Hayat Ve Bir İnsanın Gelişimi), Çev. Nihat Önol, Doğan Kitap, İstanbul, s.17)

 

Yazarın yemek arayışını, her tür arayışla özdeşleştirdiği ve bir yaşam tarzı olarak olumladığı bu görüşüne paralel olarak, şekerli gıdalar hakkında da güzel şeyler söylemesi doğal bu durumda. Hani bizim diyetisyenler uyaracaklar ya bizi, “fazla şekerli yiyeceklerden kaçının” diye; işte bu duruma uyacak şekilde Nothomb şöyle diyor:

 

“Fazla şekerli.” Bu deyim bana “fazla güzel” veya “fazla sevdalı” kadar saçma geliyor. Fazla güzel diye bir şey yoktur, sadece güzelliğe duyulan açlığın ortalama olduğu algılamalar vardır. Ve bana klasik şeylerin karşıtı olarak barok şeylerden sözedilmeye de kalkışılmasın sakın. Ölçü kavramının tam kalbinde bulunan aşırı bolluğu göremeyenlerin algılamaları zayıf demektir.” A.g.e., s.20 J

 

Nothomb, bu felsefesini geliştirerek Tanrısal ölçeğe de taşıyor ve bir diğer bayramımıza nüktedan bir eleştiri yöneltiyor: “Tanrı bir şeyler yeseydi eğer, şeker yerdi. İnsanların ya da hayvanların kurban edilmesi öteden beri bana büyük yanlış olarak görünmüştür: Bir şeker kıymığıyla mutlu olacak biri için ne savurganlık ama.” A.g.e., s.25

 

Gerçekten tatlıların mutluluk verici etkisi kesindir. Bu durumda hepimize, güzel bir bayram ve mutlu edici tatlarla buluşmak şansını yakalamak için çabalamak görevi kalıyor.

 

Biz de Nothomb’un satırları ile desteklediğimiz bu “şeker tadında” yazımızla bayramınızı kutlayalım. Tüm buluşmalar, kavuşmalar, dinlenmelerle tatlı bir tatil geçirmenizi dileyelim.

 

Öte yandan da her güzel buluşmanın bir sonu olduğunu hazmetmeye çalışarak ve bayramın bitişi ile bizim de uzak yerlere yapılmış kısa ziyaretimizin sonunun geldiğini anımsayarak kısmen hüzünlenelim.

Anahtar Kelime:
YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

SOSYAL MEDYA BİZİ TAKİP EDİN