Bu hafta ülkemizde gündem yaratan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın “Yunanistan Ege Denizinde 16 adayı Lozan Antlaşması hilafına silahlandırdı” demeci doğrultusunda basına yansıyan yorum ve demeçlere yer vereceğim. Bu hafta yayınlayacak olan “DOĞU AKDENİZİ BİZE BAĞIŞLAYAN RAUF DENKTAŞ” yazımın devamını da haftaya yayınlayacağım.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar bu konuda çok haklı. Ege Denizinde bizim 6 mil kıta sahanlığı içerisinde olan ve Lozan Antlaşması ile bize bırakılan 18 adayı Yunanistan , 2004 yılından itibaren işgal edip silahlandırdı. Yunan Savunma Bakanı bu adların birinde bize garez olsun diye askerlerle kuzu çevirip şişkin şişkin poz verdiği basına da yansıdı. Ben bu konuda 2019 yılı içerisinde çeşitli kaynaklardan edindiğim bilgiler ışığında yazılar kaleme aldım ve bu yazılar bu gazetede yayımlandı. Yazımın başlığını oluşturan “Rum bizi havadan vuracak” sözü emekli Hava Korgeneral Erdoğan Karakuş’a ait. Korgeneral bu adaların öneminden bahsederek şunları söylüyor: “Türkiye’nin ihmali nedeniyle Ege’de çok sayıda ada silahlandırıldı. Limni adasına ciddi bir üs kurdular. Güney Kıbrıs Rum kesiminde de üsleri var. Niyetleri Türkiye’ye bir hava baskını yapmak. Yunanistan’ın Türkiye’ye yönelik Ege Denizi ve Akdeniz’deki planlarının sona ermediğini, bu nedenle hava gücünü sürekli güçlendirmek istediğini ifade etti. Bu ülkenin, özelikle Ege ve Akdeniz’de Türkiye’ye yönelik olarak hava üstünlüğü sağlayıp buradaki egemenlik alanını genişleterek Türkiye’yi kendi içine hapsetmek çabası peşinde koştuğunu belirten Karakuş, Yunanistan’ın 1967’de İsrail’in Mısır’a yaptığı gibi Türkiye’ye yönelik böyle ani hava baskını peşinde olduğu yıllardır yaptığı çabalardan belli. Lozan ve Paris Antlaşmaları’na aykırı olarak adaları silahlandırma çabaları da bundan. Burada en kritik yer Limli adası. Güney Kıbrıs Rum Kesimine’de hava üssü kurdular.
Erdoğan Karakuş, Limni Adası’nın Türkiye açısında stratejik ve kritik öneme sahip olduğunu, buradan kalkan uçakların Ankara’yı rahatlıkla vurabileceğini ifade etti. Hatta Kırıkkale’nin de menzil içinde olduğunu kaydeden Karakuş, Şöyle devam etti: Burada Yunanistan’ın en önemli hedeflerinden biri Türkiye’nin savunma sanayi kuruluşları olur. Limni’den kalkan uçaklar Roketsan, TAI gibi Eskişehir ve Ankara’da bulunan savunma sanayi kuruluşlarımızı rahatlıkla vurabilecek mesafede oluyor. Güney Kıbrıs Rum Kesiminden kalkan uçaklar ise Malatya’ya kadar giderek Doğu Anadolu bölgesini vurabilir. Dolayısıyla Türkiye’nin savunma sanayi kuruluşlarını, önemli hava üslerini bu iki yerdeki üsler tehdit ediyor.”
Yunanistan’ın hava gücü bizim hava gücümüze yakın olduğu, Savaş Pilotlarının da, Türk Pilotları gibi tecrübeli ve cesaretli olduğu yıllar önce basında çıkan haberlere yansımıştı. 1974 Kıbrıs Barış Harekatında Yunanistan Ege denizindeki adaları bu şekilde silahlandırmış olsaydı bir Yunan – Türk savaşı kaçınılmaz olurdu. Bereket Ege denizinde adaları Yunan Lozan antlaşması çerçevesinde işgal ve silahlandırmamıştı da bizle bir savaşı göze alamamıştı. Korgeneral Erdoğan Karakuş’un bahsettiği 1967 yılında İsrail’in Mısır hava gücünü nasıl ani bir baskınla yok ettiğini ben de hatırlıyorum. O zaman 2 milyon nüfuslu İsrail Devleti 40 milyonluk Mısır’ı ani hava baskını ile yenmişti. Hava gücü desteği olmayan devletler büyüklüğü ve nüfusu düşmana karşı kat kat üstün olsa bile günümüz savaşlarında başarılı olamaz. Onun için Suriye krizinden sonra Türkiye’nin ilk yapacağı ebedi düşmanımız ( Yunan gençliği tam bir Türk düşmanı olarak yetiştiriliyor. Bizim tarih kitaplarımızdan çıkartılan Yunan mezalimi gibi gerçekler onların tarih kitaplarında Türklerin kendilerine sözde yaptığı mezalimler olarak yer alıyor. Dolayısıyla her yunan genci bu yalan ve yanlış bilgilerle bir Türk düşmanı olarak yetişiyor.) olan Yunanistan’ın işgal ettiği ve silahlandırdığı bu adalar için AB ve Birleşmiş Milletler nezlinde diplomatik çabalara acilen başlamasıdır.