UNUTTURULMAK İSTENEN DOĞU TÜRKİSTAN (8)
Türkiye’ye hicret eden Doğu Türkistan Türkleri kafile başkanı Mehmet Kasım ve arkadaşlarının doğup büyüdükleri yurtlarından 5000 metre yükseklikteki meşhur Pamir yayları üzerinden aylarca yürüdükten sonra Afganistan’a iltica etmişlerdir. Afganistan’a sığındıktan sonra İstanbul’daki Doğu Türkistan göçmenler Cemiyetine müracaat eden bu Doğu Türkistanlılar, Türkiye’ye göç etmek istediklerini bildirmişler. Bunun üzerine ilk önce 1963 tarihinde 118 aile ve 1967 tarihinde de 165 kişilik aile iskanlı göçmen olarak Türkiye’ye getirilerek Kayseri iline yerleştirilmişler. Mehmet Kasım Cantürk ve arkadaşlarının Çin zulmünden kaçarak Türkiye’ye hicretleri ile ilgili olarak Cantürk’ü hayatta iken tanıyan ve onla ilgili hatıraları olan kişilerden Nurala Göktürk’ün geçen haftadan yarım kalan anıları:
Göç hikayeleri için kendisini 2008 yılında ziyaret ettiğimde başucunda ömrünce elinden hiç düşürmediği ay yıldızlı gök bayrak, yanı başında Kuranı Kerim, yüzünden hiç eksilmeyen o sıcak tebessüm ve gözlerindeki ışıkla karşılamıştı beni. Göç hikayelerini yazacağım için en çok Cantürk Hocamız sevinmişti. Hasta yatağında mecalsiz haline rağmen, ilkokulun yanı sıra gittiği medrese eğitimi, ortaokul yıllarında yabancı dillere olan merakından öğrendiği Arapça, Farsça, Türkçe, İngilizce dillerin kâh Afganistan’a gelecekleri zaman, kâh Afganistan’ geldikten sonra çok işe yaradığını anlatmıştı. Afganistan’dan defalarca Birleşmiş Milletlere yazılan dilekçeleri kendisinin güzel ve okunaklı kalemiyle yazdığını gururla anlatmış, çok dil bilmenin önemine kısaca değinmişti.
Birinci kafile ile genç yaşta ilk kez çıkacağı uzun ve meşakkatli yollara çok sayıda binek hayvanları ile nasıl çıktıklarını, yol boyunca çektikleri (yol azabını) meşakkatleri, ardından Doğu Türkistanda bıraktıkları maddi ve manevi değerleri anlatırken, bir süre tebessümle susuyor, o yıllara dalıp gidiyordu. Hatırladıkça sessizce yine anlatmaya başlıyordu. Sanki her şeyi bir anda anlatmak ister gibi heyecana kapıldığı anlar sesi yükseliyor, gözleri doluyordu.
Afganistan’a geldiği 1961 yılında benim babam Abdulvelihan Hocanın önderliğinde 18 kişilik heyetle kurdukları “Şarki Türkistan Muhacirler Derneği’”ni nasıl kurduklarını, Türkiye’ye geldikten sonra aynı derneğin Genel Başkanlığına layık görüldüğünü anlatmıştı. Vatandan ayrılışlarını anlatırken hem hocamızı cankulağım ile dinliyor, hem de kendisini yormak istemiyordum.
Göç hikayesinin mutlaka yazılması gerektiğini ve kendisinin yazdıklarını Arabistan’a çalışmaya gittiği yıllarda farenin azizliğine uğradığını anlatırken hüzünlenmişti. Cantürk Hocamız çok kitap okuyan, milli ve manevi yönden çok donanımlı, çalışkan , dürüst insani yönü ile örnek bir insandı.
Cantürk Hocamız çocukları çok sever, çok yakından ilgilenirdi. Bir keresinde çocuklarımla beni de birlikte yeni mahalleye dondurma yemeye götürdüğünde 12 kadar mahalle çocukları ile epey kalabalık gitmiştik. Cantürk Hocamız bir derya insandı. Çok yakından tanımış olmama rağmen onun öfkeli hallerine hiç rastlamamıştım.
Temiz giyimli, saygın ve sevgi dolu babacan tavrı, daima gülümseyen yüzü ile insana huzur veren bir kişiliği vardı. Mahallemize kendisinden çok şey katmış bir insandı. Dernek başkanımızdı, 1966’dan 1970 yıllarına kadar dönemin genç kuşakları için folklor hocasıydı. Bizim dönemimizin dini ve milli eğitmeni idi. Komşuluk ilişkilerimiz ve yeğenlerimin kayınbabası olmasından dolayı da akrabalık bağlarımız vardı. Ablamın torunlarının dedesiydi. Benim çocuklarım da kendi dedeleri gibi severdi ve hala evimizde sık sık bahsi geçer. Eşimin çok sevdiği çok saygı duyduğu örnek aldığı mücadele insanıydı. Ömrüm oldukça kendisini rahmetle ve minnetle anacağım.
Haftaya Mehmet Kasım Cantürk’ü hayatta iken tanıyan “Doğu Türkistan Milli Merkezi kurucu Genel Sekreteri ve Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu” Genel Başkanı İsmail Cengiz’in anılarına yer vereceğiz.