İktidarın Öfke Dilinin Siyasal Panoraması!

26 Ocak 2022
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz
1418 defa okundu.
İktidarın Öfke Dilinin Siyasal Panoraması!

Bülent DEMİRBAŞ

AKP genel başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın sanatçı Sezen Aksu’ya yönelik ‘dilini koparma’ söylemi sadece Türkiye’nin değil dünyanın da gündemine bomba gibi düştü. Bizler ülkemizde Sayın Erdoğan’ın bu sert vurdulu kırdılı tarzına yabancı değiliz ve aslında çok da garipsemedik ancak dünya halkları buna hakikaten çok şaşırıyorlar. Diktatörlükle, despotlukla yönetilen kimi ülkeleri müstesna tutarsak Türkiye gibi demokratik bir hukuk devletinin liderinin halkıyla bu kavgalı hali medeni toplumları ve devletleri hayretler içerisinde bırakıyor. Zira sebebi ne olursa olsun demokratik ve medeni bir hukuk devletiyim iddiasındaki bir ülkenin tarafsız ve ülkesindeki her kesim, görüş, inanç sahiplerinin kapsayıcı ve kucaklayıcı devlet başkanı olması gereken birisi sırf kendi parti tabanındaki belirli bir kesimi tatmin etmek için asla bir vatandaşının ‘dilini koparmakla’ tehdit edemez, etmemeli! Bu derinliğinde çok farklı yorumlara da sebep olabilecek asla kabul edilemez çok tehlikeli bir sözdür.

Siyasi tarih geçmişimiz Erdoğan’ın tehdit ve şiddet dili örneklerinden bir kitap çıkartacak kadar zengin. Ancak belki bir kısım AKP seçmeni bu tarzı seviyor olabilir. Keza külhanbeyi tarzı bir lider sevdikleri ‘Kasımpaşalılık’ vurgusunun tabanlarınca sıkça ve övünçle dile getiriliyor olmasından anlaşılabiliyor. Ancak AKP’li olmaya kesimler ise dünya hakları önünde bunun övünülecek değil, başımızı önüne eğdirecek bir durum olarak tanımlıyorlar. Sayın Erdoğan’ın kendisini uzlaştırıcı, birleştirici bir Cumhurbaşkanı olarak değil de daha çok muhalefetle kavga eden, muhalifleri tehdit eden, halkına her fırsatta hakaret davası açan bir parti genel başkanı kimliğini hep ön planda tutan bir dil kullanması maalesef kendisinin halkın geneli tarafından kabul görmesini engellemekte, ülkedeki herkesi kapsayacak bir Cumhurbaşkanlığı kimliğini pratikte bir türlü hayata geçirememektedir. Genel kabul göremeyen, sadece belirli kesime hitap eden bir partili cumhurbaşkanı vasfını her olayda daha da kuvvetlendirmesi her zaman tartışmalı olmaya devam edecek gibi gözükmektedir.

Erdoğan bu öfke dilini sadece sanatçılar için değil siyasi rakipleri için de sıkça hiç çekinmeden kullanabilmektedir. Hatırlarsanız İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener Rize’de esnaf ziyaretleri sırasında üzerine yürünmüş ve gerginlik yaşanmıştı. Bunun üzerine Sayın Erdoğan birleştirici Cumhurbaşkanı kimliğini tamamen bir tarafa bırakmış, daha çok ortaya koymayı severek tercih ettiği AKP genel başkanı kimliği ile Sayın Meral Akşener’e hitaben “gelin hanıma gayet güzel ders veriliyor, dua et ki çok ileri gitmediler, daha neler olacak neler, bunlar daha iyi günler” şeklinde herkesi şoke eden bir açıklamada bulunmuştu. Ekranlarda ise her gün istisnasız CHP genel başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarına demedik laf bırakmayarak sadece bir parti genel başkanı gibi davranmaktan vazgeçememesine ise şimdilik bu yazıda derinlemesine girmiyor, bu konuyu şimdilik başka bir yazıya tehir ediyorum.

AKP’lilerin herkese her istediğini diyebilme özgürlüğü, söz konusu AKP’li olmayan tüm ötekilerin sözleri olunca saat gibi çalışan bir yargı sistemi devreye girmekte, gözaltılar, tutuklamalar, soruşturmalar, davalar eksik olmamaktadır. Sadece gazeteciler değil halk da bundan nasibini fazlasıyla alabilmektedir. Yapılan bir istatistik incelemeye göre AKP genel başkanı Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak Cumhuriyet tarihimizde halkıyla en fazla mahkemelik olan siyasi lider olarak kayıtlara geçmiştir. Cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenleyen TCK 299. madde kapsamında bugüne kadar 160 binin üzerinde soruşturma dosyası açılmış, bunların yaklaşık 70 bininden dava açılmış, 13 bin civarında kişi ise ceza almış. Diğer dosyaların yargılamaları halen devam ettiği gibi her geçen gün pek çok yeni dosya da açılmaya devam etmektedir. Kıyasen önceki cumhurbaşkanlarına baktığımızda şok edici bir farkla karşılaşıyoruz. Mesela 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel döneminde 71 kişi, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde 82 kişi, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül

döneminde 233 kişi TCK md. 299 nedeniyle cumhurbaşkanına hakaret suçundan mahkûm edilmişler. Aradaki fark öyle böyle değil ancak kendisine ‘Halkın Adamı’ denilen, ülkeye ve dünyaya reklamı da bu şekilde lanse edilen Sayın Erdoğan’ın halkıyla mahkemelik olduğu dava dosyaları sayısı ile adeta derin bir çelişkinin örneği olarak da siyasi tarihimizde kendisine tartışmalı bir yer edinmiş olduğu gözükmektedir.

AKP genel başkanının bu stresli ve öfkeli duruşunun ardından cumhur ittifakının anketlerde hızla oy kaybetmesine bağlayanlar da var. AKP ve MHP oylarının toplamının dahi artık yüzde 40’ların da altına düşmüş olması iktidarın din, vatan gibi kutsal değerleri muhalif kesimlere karşı saldırgan bir tavırla savunma çabası içerisine girmesini hızla kaybettikleri oyları tekrar kazandıracağı inancına dayandıranlar da vardır. Popülist siyaset anlayışının halkın duygularının en rahat sömürüldüğü alan olarak gördüğü din sahası uzun yıllardır iktidar tarafından alabildiğine sömürülmekte olduğuna inanan toplum kesiminin sayısı da hiç azımsanamayacak kadar çok gözüküyor. Siyasal İslamcıların halkı arkalarına alabilmek için bilhassa “din elden gidiyor” söylemini bir tarz-ı siyaset olarak kullanmalarını, Osmanlı Devletinin son dönemlerinde Derviş Vahdedi’nin İngiliz altınları ile din elden gidiyor naralarını kullanarak halkı galeyana getirip Müslüman halkı İngiliz çıkarlarına göre kullandırdığı sözde İslamcılık hareketi ile başlanarak, Kurtuluş Savaşı yıllarında ayyuka çıkması da incelenerek, 60’lı ve 70’lı yıllarda kardeş kavgalarının yapıldığı karanlık yıllar da dahil olmak üzere bugüne kadar daha başka pek çok olaylarla örneklendirmek mümkündür. İktidarın öfke ve saldırganlık kat sayısının artması siyaset bilimciler ve toplum psikolojisi/sosyolojisi uzmanlarınca da AKP’nin hızla güven ve destek kaybetmesinin bir neticesi olarak halka dini duygular üzerinden sığınma gayreti olarak da yorumlanmaktadır. Genel perspektife baktığımızda en ortalama vatandaşın dahi zaten bu şekilde yorumlayabileceğini görmek mümkün olabilmektedir.

Burada bir parantez de MHP genel başkanı Sayın Bahçeli’ye açmak istiyorum. Erdoğan’ın halkıyla, sanatçısıyla, gazetecisiyle, siyasetçisiyle her kavgasında kendisini ortaya atarak Erdoğan’ı ateşli bir şekilde savunuyor olması, ona laf söyletmemesi, laf söyleyenlere kendisinin ağır sözler söyleyerek tepki veriyor olması toplumda, sokakta, sosyal medyada çokça tartışılan, eleştirilen konulardan birisidir. Bunun en önemli sebebi de Cumhur İttifakı öncesi Sayın Bahçeli’nin bizzat Sayın Erdoğan’a o zamanki konjonktür nedeniyle bilhassa çözüm süreci denilen ihanet süreci döneminde söylemiş olduğu ağır sözler ve eleştirilerdir. Sayın Bahçeli çok değil daha 2015 yılındaki bir tweetinde “Erdoğan ve AKP milli güvenliğimiz için en az PKK kadar tehdittir” şeklinde bir paylaşımda dahi bulunmuştu. Hatta Sayın Bahçeli’nin 2015 yılında Elazığ’da bir mitinginde söylediği şu sözler hala kulaklarımızda yankılanmaktadır;

“Bak sayın Erdoğan, MHP Genel Başkanı olarak, bölücü HDP’nin Meclis’e girmediği takdirde kaos olur türünden bir beyanatım varsa ve sen bunu somut şekilde, yer ve zamanını göstererek açıklayamıyorsan, tekrar ifade ediyorum, alçaksın, şerefsizsin. Erdoğan, sen nasıl bir Müslümansın? Hadi Cumhurbaşkanı olmanı geçtik de, nasıl bir insansın?”

Bu sözleri bugün muhalif bir kesimden birisi Sayın Erdoğan’a söylese sanırım Sayın Bahçeli o kişinin derhal idamını dahi isteyebilecek, meydanlarda urganlar atacak kadar öfkelenebilecektir. Acı olan da şu ki, MHP maalesef AKP’nin tüm şiddet ve tehdit dilini vakit kaybetmeden hep alkışlamakta, destek vermekte, AKP’nin tüm yanlışlarına sorgusuz sualsiz ortak olmakta, tabanının erimesine de hiç aldırmamaktadır. Zaman işte, neleri değiştiriyor. Rahmetli Sayın Süleyman Demirel Türk siyasetinin bu veçhesini çok güzel ve felsefi derinliği de olan unutulmaz bir sözle özetlemiştir;

“Dün dündür, bugün bugündür!”

YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

SOSYAL MEDYA BİZİ TAKİP EDİN