Aslında yeryüzündeki tüm insanların algısı sadece beş temsil sistemine dayanmaktadır. Son dönemde eklenen yağ moleküllerini de eklediğimizde bu sayı sadece altı temsil sistemine denk gelir.Karmaşık ve tanınmaz olarak belirtilen kişiler dünyayı, algılama anlamlandırma ve iletişim kurmada; görüntüler, sesler, tatlar, kokular, duygular ve yağ moleküllerinden faydalanır. Sonuçta her kişi kendi biricik dünya modelinde kendi algısına göre yaşar.
Kişiler iletişim kurmamazlık edemezler
İletişim sadece kelimelerle değil karşılıklı hiç konuşmadığınız ortamlarda bile kurulur.Çünkü kişilerin bilinçaltı zihinleri iletişim kurmamazlık edemez.
Herkes kendi Dünya modelini oluştururken, görüntülerle, seslerle, duygularla düşünür. Düşünme şekillerine göre de insanlar;
-Görsel ilişki ve iletişim kuranlar,
-İşitsel ilişki ve iletişim kuranlar,
-Dokunsal ilişki ve iletişim kuranlar olmak üzere üç bölüme ayrılır. Her bir grubun dünyası ve öncelikli algısı diğer gruptan farklıdır.Bu gruplar arasındaki kişilerin özelliklerini ve farklılıklarını bilmek size ilişki ve iletişim kurmada çok büyük avantaj sağlar.
GÖRSEL İLİŞKİ VE İLETİŞİM KURAN KİŞİLERİN ÖZELLİKLERİ
Görsel insanlar, dünyayı görüntüler ile algılarlar. Genellikle hızlı konuşurlar. Sık sık konudan konuya atlarlar. Konuşmalarında, “gözümün önünde”, “göz kamaştırıcı bir güzellik”, “konuya yakından bakmak” gibi görüntü tarif eden mecazlar kullanırlar. Görsel kişilerin düşünürken sık sık gözlerinin önünden imgeler geçer. Yolda yürürken bile hayaller kurduklarından sık sık sağa sola çarptıkları görülür. Yenilikçi ve yaratıcı kişilik özellikleri vardır. Bu kişilerin, masaları temiz ve her şeyi yerli yerinde, düzenli biçimde yerleştirilmiş konumdadır. Grafikerlik, sinema yönetmenliği gibi meslekleri çok iyi yapabilirler. Düzensiz konuşurlar. Düşünürken bazen gözlerinin önünden parça parça resimler, bazen ise filmler geçer. Mantıklarından çok sezgilerine güvenirler. Çevreleri tarafından sık sık hayalperest ve düzensiz olmakla suçlanırlar! Karşılarındaki kişileri dinlerken kâğıt üzerine bir şeyler karalamayı severler. İş yaşamında girişimciler, politikada veya her seviyede liderler bu gruptan çıkmaktadır. Bunların akılları hep gelecekteki olası fırsatlar ve problemler üzerinde yoğunlaşmaktadır. Olayları bir bütün olarak gördükleri için, ana ilişkilere ve bağlantılara önem verirler ve bu yüzden problemlerin nedenlerini çok hızlı görürler ve çok hızlı karar alırlar. Oldukça cesurlardır. Zihinlerindeki hayaller, onları hep bir yöne götürür. Bu nedenle arkasında bir işitsel yoksa hızlı hareket etmekten dolayı hata yapabilirler. Fikir yürütmeyi, bizzat o işi yapmaya tercih ederler. Göğsün üst kısmından nefes alıp verirler.
Görsel insanlar dünyayı görüntüler ile algılarlar.
İŞİTSEL KİŞİLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ
İşitsel insanlar, dünyayı sözler ve seslerle algılarlar. Bundan dolayı konuşmaları kafalarının içinde defalarca tekrarlarlar. Konuşmaları ritmik ahenkli ve düzenlidir. Konuyu sırayla, daldan dala atlamadan anlatırlar. Orta hızda konuşurlar. Genelde başları ortada ve hafif yana eğik konumda dururlar. Konuştuklarını kendileri duymalıdır. Göğsün orta kısmından nefes alırlar. Kendi içlerinde yüksek sesle ve uzun süre konuştuklarından genellikle çeneleri düşüktür. Sık sık konuşma yaptıklarından, yanlarındayken bile onlara seslenseniz sizi duymayabilirler! İçlerinden gelen sese kulak verirler ve genellikle “kendi kendime dedim ki…” diye başlayan cümlelerle iç konuşmalarından alıntı yaparlar.
İş yaşamında ve yönetimde iyi yöneticiler, bu gruptan çıkmaktadır. Çünkü kendi iç diyalogları onları sürekli olarak hayata karşı uyarır. Bu nedenle sürekli olarak prosedürle düşünürler, sistemin aksamaması için sürekli tetiktedirler. Çoğunlukla korkaktırlar. “Aman hata olmasın” bu kişilerin felsefesidir. Böylece titiz ve temkinli bir yönetici tipi çıkar karşımıza. Fakat bu kişiler, gelecek vizyonuna sahip olamadıkları için, sadece kurulu düzenleri iyi yönetirler.
İşitsel insanlar dünyayı sözler ve seslerle algılarlar.
DOKUNSAL KİŞİLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ
Dokunsal insanlar, dünyayı duygularla (hislerle) algılarlar. Herhangi bir durumda daima kendilerinin orada, o kişilerin yanında olduğunu düşünürler veya o kişilerin içinde bulundukları durumda ne hissettiklerini ya da karşılarındakilerin hislerine odaklanırlar. Çok hareket ederler. Ağır, derinden gelen, hisli bir tonda konuşurlar. Konuşmalarında; “sorunların ağırlığı”, “işlerin yoğunluğu”, “acıların derinliği” gibi mecazlardan bahsederler. Göğsün alt kısmından nefes alırlar. Konuşurken insanlara ya da nesnelere dokunurlar. Çok iyi duygusal çözümlemeler yapabilirler. Şairler, psikologlar, roman yazarları genellikle bu kategoridendir. Genellikle rahat giyinmeyi tercih ederler.
Teknisyenler, zanaatkârlar ve sanatçılar da dokunsal kişiler grubundan çıkar. Geçmişteki sorunlardan ders almak ya da gelecekte olacak değişmeler, onları pek ilgilendirmez. Vücutlarıyla çalışmayı severler. Nerede ve hangi koltuğa oturdukları onlar için önemlidir. Dağınıktırlar, masa ve çekmeceleri düzensizdir. Giyimlerine pek fazla özen göstermezler.
Dokunsal insanlar,dünyayı duygularla (hislerle) algılarlar.
Her insanın içinde potansiyel olarak üç temsil sistemi de mevcuttur. Kişiye düşen en üst potansiyelimize ulaşma noktasında tüm imkân ve kabiliyetlerinden azami faydalanmak için, mevcut durumlarını geliştirmenin yollarını bulmaktır.
Kullanılan temsil sistemine bağlı olarak düşünme ve davranış biçimleri ile dilsel (kelime) anlatım değişmektedir. Bu nedenle de kişilerin kullandığı sözler, davranışlar ve göz hareketleri takip edilerek hangi temsil sistemini kullandıkları tespit edilebilir. Kişinin hangi kanalı kullandığı bilinirse, hangi özelliklere sahip olacağını tahmin etmek mümkün olabilir. Bu ipuçları ile kişinin zihinsel süreçlerinin nasıl geliştiği tespit edilebilir.
Görsel, İşitsel ve Dokunsal ilişki ve iletişim kuran insanların özelliklerini bilmek bize; “Diğer insanların nereden geldiğini” gösterir. Kişilerin nereden geldiğini ve nasıl iletişim kurduğunu anladığınızda yaklaşımlarınızı onlara uyumlu hale getirmek ve sonuç almak çok kolaydır. Her zaman hatırlamanızı isterim ki;
“Her Bireyin Dünyayı Algılama ve Gerçeklik Haritası Farklıdır.”
Çünkü; insanlar dünyayı çok farklı algılamaktadırlar. Onlarla sağlıklı ilişkiler kurmak, ilişkileri sürdürmek için, onların dünya haritalarını anlamanız gerekir. Hayatta kazanmanın yolu iletişimle başlar.Her birey “hayatta kazanmak” için etkin ve etkili iletişim kurmayı öğrenebilecek güce sahiptir. İletişim olmadan yola yalnız çıkarsınız. Siz bu hayat yolculuğuna nasıl çıkmayı isterdiniz?
“Yaşamın kendisinin hiçbir zaman bizi incitecek kadar ağır olmadığını fark ettiğinizde,hayatınızı kazanırsınız.”
İletişim Bilgileri:
Adres- Tunus Cad. 85/7 Kavaklıdere/ANKARA
Tel-0312 428 89 89
E-mail- nlpdap@nlpdap.com