Kırşehir’in örf adet ve gelenekleri

27 Kasım 2014
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz
3050 defa okundu.

DSC_6585 Osmanlı döneminde Ahilik merkezi olan Kırşehir’de toplumsal yaşamda geleneksel ahlaksal değerlerle biçimlenmiştir.
9. yüzyılın ortalarından başlayarak, Ahilik ekonomik ve toplumsal işlevini yitirmiştir.
Ancak, üretim ilişkileri pek değişmediği için etkileri süregelmiştir.
Ancak dinsel değerlerde günlük yaşamda belirleyici bir yer kazanmıştır. Cumhuriyet sonrasında geleneksel yapı çok az değişime uğramıştır.
1950’lerde, Kırşehir yaşamında belli bir canlanma görülmüştür. Kente en yakın merkez Ankara, bir dönem “yeni geçim kapası” gibi görülmüştür.
Tarımsal alanların sınırlılığı ve verim düşüklüğü kent halkını göçe itmiştir.
Nüfus artışıyla bu sorun daha önemli bir boyut kazanmıştır. “ev büyüğü” denen baba saygınlığı sürerken, geniş aile yapısının çözülmesi ilişkilerde sarsıntılar yaratmıştır.
1960’larda bu süreç hızlanmış, köyden merkez ve Kaman gibi ilçelere göç yoğunlaşmıştır.
Aynı dönemde büyük merkezlere ve yurt dışına işçi göçü başlamış, nüfus dalgalanmaları olmuştur. Kente göçenler, tarımsal alandan, küçük üretim yada hizmet sektörüne geçmekte, ilişkiler pek değişime uğramamaktadır.
Kentteki en yaygın iş taşçılıktır.
Bu yada benzer işlerde usta-çırak ilişkileri egemendir. Ahilik geleneğinin etkisi bu ilişkiyi koruyuculuk – gözeticilik boyutlarına varmaktadır.
Göçler Kırşehir yaşama biçimini 1980’lerde ekilemeye başlamıştır.
İl dışında çalışarak sağlanan parasal birikimler, 1970’lerde kentte yatırama yöneltmiş, kooperatif yada büyük ortaklıklar oluşturulmuştur.
Burada da hemşerilik – akrabalık ilişkileri etkilidir. Kent dışındakiler de bu tür bağlarını korumaktadırlar.
EVLİLİK Yöre evlenmelerinde görücülük, başlık, gelinlik etme, çokeşlilik gibi geleneksel yöntemler geçerlidir. “gelinlik etmede” yeni gelinler belirli bir süre büyüklerinin yanında konuşmaz, kaş göz işaretleriyle yada fısıldayarak anlaşırlar, sofraya oturmazlar.
Merkezlerde bırakılan bu gelenek kırsal kesimlerde geçerliliğini korumaktadır. gelin belli bir süre doğurmazsa (1-2 yıl) kocası yeniden evlenmeye hak kazanır.
Özellikle kırsal kesimlerde doğal olan bu durumlarda gelinde görümcelere katılır.
Kocasına yeni bir eş arar. Yakın köylerden beğenilen 14-15 yaşlarındaki yeni eşe “ferik” denir. evlenme çağında oğlu olanlar için nişan, düğün törenleri, hamamlar kız beğenilecek yer arasındadır.
Mucur’da ise bu amaçla ilkbahar, yaz aylarında “köme” denilen kır gezisine çıkılır.
Buralarda beğenilen kızlar, bir bahaneyle oğlana da gösterilip, görüşü alındıktan sonra görücü gidilir.
İlk görüşmeden sonra ailenin yada çevrenin saygınlarından birkaç dünür gider.
Kız istemede tekerlemeye dönüşmüş şu sözler kullanılır.
” Yedik içtik, ölçüp biçtik, gelene niye geldin denilmez, Allah’ın emrine hiç karşı gelinmez, bizim buraya gelişimizin bir maksadı vardı, kerimenizi Allah’ın emri peygamberin kavliyle bizim mahduma istemeye geldik.
Sen bu işe ne dersin?” Kız babası ya da evin büyüklerinden biri de danışıp görüşmek için zaman ister.
Kimi yörelerde yanıt olumsuz olursa kızın evde kalması için, evin bir yerine çivi çakılarak büyü yoluna baş vurulduğu da görülür. “küçük şerbet” denen söz kesiminde şerbetler içildikten sonra kolye yada altın takılır.
Buna “bellilik etme” denir.

Fahrettin TOKER

YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

SOSYAL MEDYA BİZİ TAKİP EDİN