İSTANBUL SEÇİMLERİ ARDINDAN ESKİ DEMOKRATİK PARLAMENTO SİSTEMİNE ÇEÇİŞ SÜRECİ BAŞLATILACAK

24 Haziran 2019
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz
218 defa okundu.
İSTANBUL SEÇİMLERİ ARDINDAN ESKİ DEMOKRATİK PARLAMENTO SİSTEMİNE ÇEÇİŞ SÜRECİ BAŞLATILACAK

İSTANBUL SEÇİMLERİ ARDINDAN ESKİ DEMOKRATİK PARLAMENTO SİSTEMİNE ÇEÇİŞ SÜRECİ BAŞLATILACAK

   Nihayet 23 Haziran seçimleri sonuçlandı. Ve beklendiği gibi  Millet İttifakının adayı Ekrem İmamoğlu, elinden alınan mazbatayı yeniden aldı. Bu seçim İstanbul Belediye Başkanlığı seçimi değil adeta genel bir seçim havasında geçti. İmamoğlu, sadece Binali Yıldırım’la yarışmadı adeta  Devletle yarışarak bütün engellere rağmen ipi göğüsledi. Tabii bu sadece İstanbul halkının yararına olan  bir seçim olmayıp tüm Türkiye halkının yararına olan bir seçim oldu. Hem iktidar hem de muhalefet, büyük rant kapısı olan İstanbul’u kazanmak için çok büyük mücadele verdi. İmamoğlu’nun kazanmasındaki en büyük etken 18 günlük Belediye başkanlığında elde ettiği bilgileri halkla paylaşması  ve  16 milyon insanın yaşadığı bu şehrin nimetlerini sadece  eskiden olduğu gibi bir kesime aktarmayıp, bunu 16 milyonla paylaştıracağı vaadini vermesi etkili oldu.

  CHP ve İYİ Partinin  adayı İmamoğlu’nun İstanbul Belediye Başkanlığını  800   bin oyla yeniden kazanması Türkiye’nin siyasi gündemini çok etkileyeceğine benziyor. İstanbul Seçiminin iptali en çok İmamoğlu’na yaradı. Trilyonlar verse Türkiye genelinde bu çaplı bir reklamını yani tanıtımını yapamazdı. Bu seçim sayesinde Türk Halkı kendisini tanıdı. ( 07.05.2019   Tarihinde bu gazetede yayımlanan” İstanbul Seçimleri Bir Lider Çıkarttı” bu tahminim beni yanıltmadı.) Bence  Ak Parti,  sonucun böyle olacağını bilseydi YSK’ya İmamoğlu’nun mazbatasının iptali için başvurmazdı.

YENİ BİR ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ GÜNDEME GELEBİLİR

    Şimdi de yazımızın başlığını yorumlamaya çalışalım. İmamoğlu’nun Ak Partinin  kalesi görünümündeki İstanbul Seçimlerini 800  bin oyla yeniden kazanması başta Cumhurbaşkanı ve partinin ileri gelenleri,2022 veya 2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimleri için yeni bir  strateji izlemeye mecbur edecek. Çünkü, İmamoğlu’nun seçim kampanyası gösterdi ki halk, yeni bir lider ve değişim istiyor. Bilhassa İmamoğlu’na Ak Partinin kalesi konumunda olan  Karadeniz seçmeninin bu zamana kadar görülmemiş ilgi göstermesi 2023 yılında yapılması ön görülen Cumhurbaşkanlığını  açık farkla kazanacağını gösteriyor. Bu olabilecek olumsuz senaryo Ak Parti için yeni strateji geliştirmeye mecbur edecek. Bir iletimci ve Halkla İlişkiler E. Öğr. Görevlisi olarak Ak Partinin 2022 veya 2023 için geliştireceği stratejileri şimdiden tahmin edebiliyorum. İlk yapılacak işin 2017 yılında yapılan Anayasa referandumu  ile getirilen “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” maddelerinin  gözden geçirilmesi olacak.  2017 de yapılan Anayasa değişikliğinin Türkiye şartlarına uymadığı bahanesiyle  ile yeniden parlamenter sisteme geçilmesi algısı yaratılacak. Yani bağımsız bir Cumhurbaşkanı,  başbakan ve bakanlar kurulundan oluşan bir hükümet sistemine yeniden dönüş asıl amaç olacak.  Bu eskiye dönüşün tek amacı  2023 yılında veya daha erken yapılacak  bir seçimde, Ak Parti ve MHP’nin çıkaracağı Milletvekili sayısı ile Mecliste çoğunluğu sağlayabilir ve bir koalisyon hükümeti kurabiliriz ancak,  yeni sisteme göre her şey olan Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybedebiliriz.  İşte bu düşünce ile Ak Parti ve MHP yeni bir hamle yaparak önümüzdeki yıllarda bir Anayasa değişikliğini Türkiye’nin gündemine getirebilirler. Bu iki partinin meclisteki Milletvekili çoğunluğu 401 olmadığından muhalefet partilerinin desteğine ihtiyaç olacak. Muhalefet partileri bu değişikliği yıllardır istiyorlar ancak, şartları olabileceğini tahmin ediyorum. Bu şartların başında her partinin katılacağı Milli bir hükümetin kurulması ve erken seçim olabilir.

    07.05 2019 Tarihinde kaleme aldığım “ İstanbul Seçimleri Yeni Lider Çıkarttı” yazımı okumanız dileğiyle yazıma son veriyorum.

İSTANBUL SEÇİMLERİ BİR LİDER ÇIKARTTI

    Ak Partinin 31 Mart İstanbul seçimlerine itirazı siyaseten bir lider doğmasına sebep oldu. Seçimler sonucu mazbatasını alan Ekrem İmamoğlu, trilyonlar verse bu kadar tanıtım reklamını yapamazdı.  31 Mart’tan 06  Mayıs’a kadar geçen sürede İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığını kazanan İmamoğlu’na yapılan itirazlar Türkiye’nin gündemini meşgul etti. Dolayısıyla Ak Parti istemeden de olsa Ekrem İmamoğlu’nu yediden yetmişe tüm Türk seçmenine tanıttı. Bundan sonra 23 Haziran yapılacak seçimlerde ister kazansın, ister kazanmasın Türkiye yeni bir lider kazandı. Ekrem İmamoğlu, bu yapılan itirazlar neticesinde tanınmışlığını kullanarak 2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tüm muhalefetin tek adayı olarak Türk seçmenin karşısına çıkacaktır. Kendisinin Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan gibi muhafazakar bir aileden gelmesi, artı ülkücü kökenli olması O’nu Cumhurbaşkanlığına taşıyacak en önemli avantajları olacaktır.

   Ak Partinin, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı seçimlerine  ısrarla itiraz edip YSK tarafından  da iptal edilmesi kamuoyu tarafından tasvip görmedi. Seçmen iktidarın ekonomiye ve hayat bahalığına odaklanmasını haklı olarak istiyor. Ayrıca kamuoyu, bırakın biraz da İstanbul’u başkası yönetsin bu kadar  ısrar niye, yoksa muhalefet tarafından dile getirilen ve sosyal medya’ya yansıyan rant şaibelerinden dolayı mı burayı CHP’ye bırakmak istenmiyor demeye başladı.

   10 Mayıs Cuma günü Fox Televizyonu sabah programına konuk olan İYİ Parti lideri Meral Akşener,  İstanbul seçimleri ile ilgili çok önemli açıklamalarda bulundu. Bana göre en önemli vurgusu 2002 seçimleri öncesi muhtar bile olamayacak denen Recep Tayip Erdoğan’ı, o zamanki ana muhalefet lideri Deniz Baykal, demokrasinin gereği olarak  Anayasa değişikliği yapılarak Tayip beyi Başbakan, Cumhurbaşkanı ve şimdi de Başkan yaptığını söyledi. Ayrıca 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde  Abdullah Gül’ün, yine bir muhalefet partisi olan MHP mecliste destek vererek Cumhurbaşkanı seçildiğini ifade  etti. Akşener, demokrasi gereği muhalefet tarafından yapılan bütün bu iyi niyetli desteklerin şimdi Ak Parti iktidarı tarafından görülmeyerek muhalefetin kazandığı  İstanbul Büyük Şehir Belediye başkanlığının, “demokrasi kültürü hiçe” hiçe sayılarak Ekrem İmamoğlu’na verilmek istenmiyor dedi. 2002 Öncesi ve sonrası hatırlandığında Akşener’in ne kadar haklı olduğu görülecektir.

   Bu konuda yazımı fazla uzatmadan Yeniçağ Gazetesinin 08 Mayıs 2019 tarihli  Murat Ağırel’in “ Girin suya baştan oynuyoruz” makalesinde yer alan, 1940’lı yıllarında yaşanan bir yarışmayı yeniden yapılacak İstanbul seçimlerine örnek gösteriyor.

Dr. Nihat Korkut Baysal’dan okuduğum gerçek bir hikayeyi örnek vereyim…

1940’lı yılların ortasında Adana Demirspor su topu takımı kurar. Takımın başına da Muharrem Gülergin getirilir. Ama problem şu ki Adana’da nizami havuz bir tanedir ve onda da pek sıra gelmez zengin çocuklarından.

Muharrem hiç gocunmaz. DSİ kanallarında çalıştırır Adana’nın gençlerini. Kendi de zaten 20 yaşında var yok. Demirspor’lu gençler kanala su verildikçe çalışarak önce Çukurova şampiyonu olurlar. Sonra İstanbul Moda Havuzunda Türkiye finallerine katılırlar. Gençler otobüste yatmakta maç günü havuza girip rakiplerini yener. Sonunda finale kadar gelirler. Üstelik antrenörlük ve kaptanlık yapan Muharrem’in parmağı da kırılmıştı. Rakibi 7-6 yenerler ama her biri kendi arabası ile gelen yalı çocukları ilk defa doğru düzgün havuz gören, otobüste yatan Adanalılara yenilmeyi yediremez kendilerine. Başlarlar itiraza “Efendim top beş gram normalden ağır “Adanalıların kaptanın eli sargılı oynadı.” Bin tane itiraz. Üstelik anne – babaları da kalantor…

Hakemler şaşkın halde beklerken Muharrem Gülergin bu kadar tantanaya dayanamaz. Elindeki sargıyı çıkarır ve Demirspor tarihine geçen o cümleyi söyler;  “Tamam lan! Girin suya! Baştan oynuyoruz…” Maçın sonunda Demirspor bu kez 12-0 kazanır. Demirspor ondan sonraki 16 sezon boyunca üst üste Türkiye Şampiyonluğunu alıp “Yenilmez Armada” ünvanı alır.

Yani demem o ki; yenilgiyi kabullenmeyip, mızmızlananlar durduk yere başlarına Yenilmez Armada belasını alır.

Ekrem İmamoğlu ceketini çıkardı ve gömleğinin kollarını sıvazladı.

Aynen yukarıda yazdığım hikâyedeki gibi “Girin suya! Baştan oynuyoruz” dedi.

Artık karamsarlık içerisine girmeden, safları daha da sıklaştırarak, daha bir inançla, daha bir kararlılıkla korkmadan bir daha çalışacağız.

Demokrasinin geleceği, hukukun üstünlüğüne sahip çıkmak adına bu seçim artık AKP ile Türkiye arasında olacak.

 

 

YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

SOSYAL MEDYA BİZİ TAKİP EDİN