“Akciğer Kanseri Çevre Risk Faktörlerine Bakacak Olursak İlk Sırada Sigara İçmek Yer Alır. ”
Kamu Hastaneleri Birliği’nde görevli Yrd. Doç. Dr. Aliye Gamze Çalış Kanser haftası sebebiyle Kırşehir Hastane Televizyonuna “Akciğer Kanseri” konulu basın açıklaması yaptı. Çalış, yaptığı açıklamalarda: “Kanser haftası etkinlikleri içerisinde bugün akciğer kanserinden bahsetmek istiyorum. Akciğerler göğüs boşluğumuzda bulunan ve vücudumuza oksijen ihtiyacını temin eden organımızdır. Akciğer kanseri tüm dünyada kansere bağlı ölümler içerisinde erkeklerde ilk sırada, kadınlarda ikinci sırada yer almaktadır. Her yıl dünyada akciğer kanserine bağlı Bir milyon üç yüz kişi hayatını kaybetmektedir. Akciğer Kanseri çevre risk faktörlerine bakacak olursak ilk sırada sigara içmek yer alır. Sigara akciğer kanserinin en sık nedeni olup sigarayı bıraktıktan sonra yaklaşık 10-20 yıl sonra akciğer kanseri riski azalmaktadır. Sigara kullanımında özellikle 20 yılı aşan hastalar kanser açısından risk altındadır. Bunun yanında filtreli sigara içenlerde akciğer riski azalmamaktadır. Diğer risk faktörlerine bakacak olursak madenlerde ya da yalıtımda kullanılan aspes, radon gazı, hava kirliliği akciğer kanserine bağlı birinci derece yakını olması, vitamin A ve E eksikliği ve daha önceden tüberkloz öyküsü olması akciğer kanseri riskini artıran diğer faktörlerdir. Akciğer kanserinin belirtilerine bakacak olursak; uzun süreli öksürük ve balgam, balgamda kan görülmesi, kilo kaybı, gece terlemesi, nefes darlığı, sırt ve göğüs ağrısı, boyun ve yüzde şişliktir. Bu belirtiler başka hastalıklarda da görülebileceği için benzer şikayetleri olan hastaların muhakkak bir uzman tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca akciğer kanserinin semptomlarının çok geç ortaya çıkabileceği ve hastalığın sinsi ilerleyebileceği unutulmamalıdır. Risk faktörü olan hastalar muhakkak rutin kontrollerden geçmelidirler. Akciğer kanseri tanısında ilk aşamada düz akciğer grafisi kullanmaktayız. Akciğer grafisinde şüpheli bir lezyon gördüğümüz zaman bilgisayarlı akciğer tomografisi ile daha detaylı incelemeler yapılmaktadır. Bunda bir şüphe duyduğumuz zaman balgamı patoloji tarafından mikroskobik olarak incelenmesi yapılır. Bronkoskopi, ince ve ışıklı bir tüp aracılığıyla burundan veya ağızdan girilerek akciğer içerisindeki hava yollarının değerlendirilmesidir. Burada şüpheli bir lezyon gördüğümüz zaman akciğer biyopsisi alınarak patoloji tarafından incelenir ve akciğer tanısına ulaşılır.
Akciğer kanseri tipleri küçük hücreli ve küçük hücreli dışı olmak üzere ikiye ayrılır. Küçük hücreli akciğer kanseri daha nadir görülür ancak daha hızlı ilerler ve küçük hücreli akciğer kanseri tanısı konulduğunda genelde diğer organlara yayılması söz konusudur. Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserleri üç ana grupta toplanır. Daha sık görünürler ancak daha yavaş ilerlerler ve daha iyi huyludurlar. Akciğer kanseri evrelemesinde üç şeye dikkat etmekteyiz; tümörün çapına çevredeki lenf bezlerinin tutumuna ve uzak organların yayılımına.Buna göre akciğer kanseri evrelemesi yapıldıktan sonra tedavi planı çizmekteyiz. Tedavide operasyon, yani ameliyatla kanserli dokunun çıkarılması, kemoterapi veya radyoterapi tercih edilmektedir. Buna kişinin yaşına, akciğer kanserinin tipine ve evresine bakarak karar vermekteyiz. Eğer hastanın yaşı genç ve erken evre bir akciğer kanseri saptadıysak genelde tüm kanserli dokunun çıkarılması ilk tercihimizdir. Ancak hasta ameliyatı tolere edemeyecek kadar ileri yaştaysa veya ileri evredeyse ve ameliyat için uygun değilse o zaman kemoterapi ve radyoterapi diğer tedavi seçeneklerimizdir. Akciğer kanserinin seyrine bakacak olursak erken tanı konacak hastalarda ve özellikle küçük hücreli dışı akciğer kanseri tanısı koyduğumuz zaman gidiş hat oldukça iyidir. Tedaviden oldukça başarılı sonuçlar alabilmekteyiz. Tedavinin seyri kanserin hücre tipine, evresine, hastanın sağlık performansına bağlı olarak değişmektedir. Eğer hasta tedavi edilirse tedaviden sonraki ilk 2 yıllık izlem çok önemlidir. ” ifadelerini kullandı.
HABER MERKEZİ