Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, herkesin inandığı değerlere göre devlet yapılanması istediğini ve halkın menfaatlerini kendi düşünce yapılarına göre doğru gördüklerini söyledi.
Kırşehir’de katıldığı 29. Ahilik Haftası kutlamaları kapsamında düzenlenen ‘Kitap Günleri’nde eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, cemaati ve terör örgütlerini anlattı.
Devrimci Karargah Davasından yargılanan eski Emniyet Müdürü Avcı, devlet güvenliğine yönelik yapıları anlattı. Avcı, “Devleti ve devletin içerisinde yaşayan halkın içerisinde ki huzuru bozmaya yönelik yapıları kastediyor ve anlatıyoruz. Devlet güvenliğini tehdit eden yapıları 40 yılı aşkın bir zamandır inceliyoruz. Bize benzer bazı ülkelerde de devlet güvenliğini tehdit eden yapılar var. Kanada, Norveç ve Finlandiya gibi ülkeler de bizim ülkemizdeki gibi sorunların olmadığını görüyoruz. Oralarda yaşayan vatandaşlara devlet güvenliğini tehdit eden yapılar sorulduğunda kendi devleti ve ülkesi ile uğraşan vatandaş mı? Olur diye cevap alıyorsunuz” dedi.
Terörün ve devlet güvenliğini tehdit eden yapıların olmadığı ülkelerinde var olduğunu ama hiç hasta olmayacak şekilde devletin güvenliğini tehdit eden yapılara karşı önlemler alınması gerektiğini anlatan Avcı, “Hiç terörün ve siyasi şiddetin olmadığı ülkelerde fikir ve düşünce özgürlüğü teminat altına alınmış, hukuk var. Hukuk sistemi gerçekten uygulanıyor. İnsan hakları var. Terör faaliyetlerin olduğu ülkelerde fikir ve düşünce özgürlüğünün gelişimi insan hakları, hukuk gibi kavramlarda sıkıntılar var. Yeterince gelişmeyen sistemlerde terörü belirleyen sebepler var. Temel ölçüleri gözden kaçırmadan kontrol altına almak gerekir. Türkiye’de bir çok siyasi ve terör olayları var. Türkiye’de genel kamu oyu ve basının da tesiri ile çoğunlukla ‘Türkiye’de bütün olayları yabancılar yapıyor.’ Bizim başımıza gelen her bela mutlaka yurt dışı kaynaklıdır. Mutlaka, Amerika, Rusya, İsrail yapıyordur. Böylesi bir inanca saplanmışız. Bazen çok açık olaylarda dahi failleri belirlenmesine rağmen batılılar yapıyor diye iddia ederiz. Osmanlı Devletinin toprak kayıplarını dahi yabancı güçlerde ararız. Halbuki o ülke ve toprakların yöneticileri zamanında tamamen bizdendi. Nasıl oluyor da bir yabancı geliyor ve bölge ile birlikte insanları bizlere karşı kışkırtıyor. Böyle insan üstü bir güç olamaz. Dünyada ki bütün devletler birbirleri ile uğraşır. Bu faaliyetler ise istihbarat teşkilatları vasıtası ile gerçekleşir. Kendi hata ve yanlışımızı görmemiz gerekir. Türkiye’nin içerisindeki şartlardan kaynaklanan olaylarda kendimize rol biçmemiz gerekir. Olayların gerçek sebebini ülkenin şartlarından kaynaklandığını bilir ve şartları düzeltirsek sorunları da daha kolay çözeriz” diye konuştu.
“HERKES İNANDIĞI DEĞERLERE GÖRE DEVLET YAPILANMASI İSTİYOR”
Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, herkesin inandığı değerlere göre devlet yapılanması istediğini ve halkın menfaatlerini kendi düşünce yapılarına göre doğru gördüklerini ise şöyle anlattı:
“Her ideolojik fikir, kendi inandığı ideoloji doğrultusunda devlet yapılanması istemekte, devlet yapılanmasını belirleyecek olan etken halkın kendisidir. İstenilen rejimin halka sorulması gerekiyor. Nasıl bir yönetim, nasıl bir yasa istemektesin. Küçük coğrafyada yer alan ülkelerde halk toplanarak kendi kurallarını kendi belirler. Bizim gibi gelişmekte olan ve gelişmiş olan ülkelerde bunu yapabilmek zor. Halkında tercihini kullanabilmesi için her türlü devlet ve yönetim biçiminin de halkın önüne getirilmesi gerekir. Bir çok yasa değişmesine rağmen Türkiye’de hala tam manası ile özgür bir ülke değiliz. Şiddete dayalı örgütlerin kurulmasının nedeni, kendi düşünceleri ve fikirlerinin yayılmasına mani olunması kendi düşünceleri etrafında parti,sendika,dernek kurulmasına mani olunması sonrasında şiddet başlıyor.”
“PARALEL YAPI İLE NASIL BU HALE GELİNDİ”
Kendisine sorulan paralel devlet yapılanması sorusu üzerinde yazdıklarını ve PDY’nın nasıl bu hale geldiğini belirten Avcı, “28 Şubat Darbesi olamasaydı. Askerler, bir takım şeyleri dayatmasa ve zorla hükümeti düşürmeseydi. Bir takım düşünceleri ben dikta ederim diyerek siyasetle boza pişirmeseydi, 2002 yılında AK Parti’nin iktidara gelişine herkes saygı duysaydı, ama duyulmadı. İşte o zaman cemaat diye bir grup çıktı. Polisler ve yargıda örgütlendi. Ben geçmişle, darbelerle,çetelerle hesaplaşıyorum dedi ve operasyona başladı. Herkes destek verdi. Aydını da basını da hükümeti de destek verdi. Bir süre sonra anlaşıldı ki cemaat ölçüyü aşıyor. Hukuksuzluk var. Yanlışlıklar var. Yanlış tutuklamalar var. Cemaat öyle bir noktaya geldi ki hükümetle karşı karşıya gelme noktasında oldu. Bazı süreçler olmasa cemaat kendisine de bu kadar destek bulamazdı. Bu ülkenin aydınlığa kavuşması için lafla değil içselleştirerek bazı değerlerin sağlanması yapılması gerekir. Devletin bir sahasını cemaate bırakmak büyük bir yanlışlıktır. Devlet hizmetini devletin kendisi yapar” ifadelerini kullandı.