

Gazetemiz köşe yazarlarından olan ve Cumhuriyet Halk Partisi Parti Mecklis Üyesi Yıldırım Kaya açıklamalarda bulundu. Yıldırım Kaya yaptığı açıklamada: “15 Temmuz Darbe Girişimi, milletin direnişi, devletin darbeye karşı olan kesimi ile halkın ve siyaset kurumunun ortak mücadelesi sonucu engellenmiştir. Darbelere karşı kalıcı bir başarı sağlayabilmek için önümüzde üç önemli görev bulunmaktaydı: 1) Hesaplaşma, 2) Normalleşme, 3) Demokratikleşme. Hesaplaşma hukuk içinde kalmalı, adaletle yürütülmeli ve cadı avına dönüşmemeliydi. Öyle olmadı. Tam tersine darbeyle hesaplaşma adı altında darbe girişimi ile ilgisi olan olmayan binlerce kişi takibata uğradı. Her türlü muhalefeti yok etmek için bütün hukuk dışı yöntemler uygulandı. Hukuk askıya alındı. Yargı doğrudan iktidarın kontrolü altına girdi. Darbenin siyasi ayağını gizlemeye, darbecilerin devlet içinde yuvalanmasının sorumlularını saklamaya dönük girişimlerle soruşturmaların hedefi saptırıldı. Normalleşme yerine olağanüstü hal rejimi (OHAL) yerleşik hale geldi. Darbeye karşı direnen Gazi meclis devre dışı bırakıldı. Meclisin darbenin gerçek yüzünü araştırması engellendi. Bu amaçla kurulan Araştırma Komisyonu iktidarın müdahalesi ile “darbeyi araştırma” yerine “sorumluluğu savuşturma” çabası içine girdi. Darbenin siyasi ayağını ortaya çıkarmaya yönelik objektif bir soruşturma sonucunda ortaya çıkacak muhtemel sorumlular, OHAL yetkilerini kullanarak sorumluluklarını gizleme imkanı buldular. 15 Temmuz darbe girişimine karşı ortaya çıkan uzlaşma güçlü bir demokrasi kurmamız için büyük bir fırsattı. Darbelerin kalıcı olarak önlenmesi için bu fırsatın değerlendirilmesi gerekiyordu. Ancak iktidar bu süreci bir demokrasi fırsatı olarak değil, yeni bir sivil darbe yapma fırsatı olarak değerlendirmeyi yeğledi. Olağanüstü hal ilan etmek suretiyle 20 Temmuz Darbesini yaptı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni devre dışı bıraktı. Bütün yetkileri Saray’da topladı. OHAL yetkilerine dayalı bir “Tek Adam Rejimi” kurdu. Her darbe kendi hukukunu yaratır. Türkiye eski darbe hukukundan arınma ihtiyacı duyarken, 20 Temmuz Darbesi ile yeni bir darbe hukuku oluşturuldu. Olağanüstühal Kanun Hükmünde Kararnameleri (OHAL KHK’ları) ile hukuk tamamen askıya alındı. Ardından 16 Nisan mühürsüz referandumu ile gelen gayri meşru anayasa tek adam rejiminin gayrimeşru zeminini oluşturdu. 20 Temmuz Darbesi, gayrimeşru anayasa ve OHAL KHK’ları ile kendi darbe hukukunu yarattı. Bu yeni darbe düzeninde üniversiteler, sendikalar, dernekler, iş dünyası, emek dünyası, medya olmak üzere tümüyle sivil toplum alanı; yargı, silahlı kuvvetler, güvenlik bürokrasisi başta olmak üzere devlet bürokrasisinin büyük bir bölümü kaygı, endişe, korku içinde bir sıkışmışlık duygusu içine girdi. Türkiye huzur istiyordu. Güven istiyordu. Türkiye çıkış istiyordu. Mazlumların sesi olacak bir sese, adaletsizliklere karşı güçlü bir itiraza ihtiyacı vardı. Bu nedenle 15 Haziran günü Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu “Yürüyorum!..” dedi. “Adalet için yürüyorum!..” dedi, milyonlar arkasına düştü. Yürüdüler, yürüdüler, yürüdüler… 9 Temmuz günü Maltepe’de buluştular. Ve bütün dünyaya “Maltepe Adalet Çağrısını” ilan ettiler. Şimdi hep birlikte tek bir ağızdan bu 10 maddelik çağrıyı her yere duyuracağız.
ADALET YÜRÜYÜŞÜ TUTUM BELGESİ 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİNİ LANETLİYOR DARBEYE KARŞI DİRENENLERİ SAYGIYLA ANIYORUZ. DARBENİN SİYASİ AYAĞININ ORTAYA ÇIKARILMASINI İSTİYORUZ. 15 Temmuz darbe girişimini bir kez daha açık ve kesin bir dille lanetliyoruz. 15 Temmuz gecesi TBMM’nin kararlı, onurlu duruşu ve halkımızın sokağa çıkarak FETÖ darbe girişimine karşı direnmesi ülkemizin anayasal ve demokratik kazanımı olmuştur. Biz buna sokağın/halkın 15 Temmuzu diyoruz. Ancak bu darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılması iktidar tarafından bilinçli olarak engellenmektedir. 250 şehidimizin aziz hatırası ve 2.193 gazimiz için Fetullah Gülen Terör Örgütünün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı ve gerçek darbecilerden hesap sorulmalıdır.
20 TEMMUZ DARBESİ DEMOKRASİYİ YOK ETMİŞTİR. OHAL DERHAL KALDIRILMALIDIR.
İktidar tarafından 15 Temmuz darbe girişimi fırsat bilinerek, 20 Temmuz darbesi yapılmıştır. 20 Temmuz’da OHAL ilan edilmiş ve TBMM’nin yetkileri gasp edilmiştir. Biz buna Sarayın 15 Temmuzu diyoruz. Bir sivil darbeye dönüşen OHAL uygulamaları yasama, yargı ve yürütme gücünü tek kişide toplamıştır. OHAL derhal kaldırılmalı ve hukuk düzeni evrensel ilkelere uygun olarak yeniden tesis edilmelidir.
BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ YARGI, ADİL YARGILANMA HAKKI GÜVENCE ALTINA ALINMALIDIR.
Yargıyı siyasetin emrine vermek demokrasiye ihanettir. Dolayısıyla demokrasinin, can ve mal güvenliğinin vazgeçilmez kuralı olan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmalıdır. Adil yargılanma hakkı eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır. “Kolektif suç” gibi insan haklarına aykırı uygulamalardan vazgeçilmelidir. ” dedi.
HABER: UFUK TUFAN DOĞAN









