Gençliğe Önem Geleceğe Güven Projesi”

10 Şubat 2017
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz
345 defa okundu.

DSC_2555

“ Gençliğe Önem Geleceğe Güven projesi” Aile İçi Şiddet Aile İçi İletişim ve Ergen Psikolojisi Adlı Konferans Düzenlendi

Kırşehir il Emniyet Müdürlüğü tarafından çocuk ve gençler sosyal koruma ve destek programı (ÇOGEP) kalkınma bakanlığınca finanse edilen “ Gençliğe Önem Geleceğe Güven projesi” aile içi şiddet aile içi iletişim ve ergen psikolojisi adlı konferans düzenlendi. Gerçekleşen programa il Emniyet müdürü İsmail hakkı Akyüz Aile ve Sosyal politikalar il müdürü Ramazan Baykara psikolog Damla Tufan ve vatandaşlar katıldı. Saat 15.00 de kültür müdürlüğünde düzenlenen program saygı duruşu ve istiklal marşının okunması dereceye giren öğrencilere ödüllerinin verilmesinin ardından psikolog damla tufanın vermiş olduğu konferans ile son buldu. Psikolog Damla Tufan Aile içi şiddet iletişim ergen psikolojisi hakkında bilgiler verdi. Tufan: “Depresyonda olan anne ve/veya babanın çocuğunu ihmal etme olasılığı oldukça yüksektir. Bu ihmal, çocuğun fiziksel bakımını yeterince sağlayamama şeklinde olabildiği gibi ağırlıklı olarak duygusal ihtiyaçlarını karşılayamama şeklinde kendini gösterir. Depresyon geçirmekte olan anne ve babalar, çocuğun duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını yeterli düzeyde karşılayamadıklarından, çocuklar bu durumda travmatize olurlar. Özellikle 0-7 yaş arasında annenin depresyonda olması çocuğu o dönemde travmatik bir biçimde etkilemekle kalmaz ilerleyen yaşlarda ve erişkinlikte ciddi psikolojik sorunlar yaşamasına neden olur. İhmalin olduğu dönem 0-3 yaş arasına denk geliyorsa, çocuğun o dönemde ve erişkinlikte yaşayacağı psikolojik sorunların şekli, şiddeti ve sayısı artar. Ebeveynin yaşadığı depresyonun şiddeti, süresi de çocuğun o dönemden başlayarak erişkinlik hayatı boyunca yaşayacağı psikolojik sorunların şiddetini belirler. Ebeveynin depresyonda olması nedeniyle çocuğun ihmal edilmesi sonucunda çocukluk ve ergenlikte yaşanan sorunlardan bazıları kaygı bozuklukları,  kız çocuklarında depresyon, erkek çocuklarda ise alkol ve madde kullanımına yönelme şeklinde kendini gösterir. Ebeveynlerin yaşadığı ve çocuğu veya ergeni travmatik bir şekilde etkileyen psikolojik sorunlardan biri de kaygı bozukluğudur. Aşırı kaygılı anne ve/veya babanın abartılı kaygılarından beslenen çocuk, abartılı bir şekilde engellenir, üzerine düşülür, sık sık kontrol edilir, sürekli uyarılır. Bu durumu ebeveynler çocuklarıyla ilgilenme ve onları düşünme şeklinde yorumlarlar. Ebeveyn iyi niyetlidir ama kendi abartılı ve/veya gerçek dışı kaygılarını çocuğa yüklemiş olur. Kaygı bozukluğu olan ebeveynlerin kaygılı tutumlarına maruz kalan çocuğun bireyselleşmesi, olgunlaşması, kendine ve dış dünyaya güven duyabilmesi, kendi ihtiyaçlarının ve yeteneklerinin farkında olabilmesi, aile dışında da sağlıklı ilişkiler kurabilmesi, kendini dış dünyada var olan tehlikelere karşı koruyabilmesi büyük ölçüde engellenir. Diğer taraftan bu çocuklarda ve ileriki hayatlarında kaygı sorunları, fobik durumlar, öfke kontrol sorunları görülme olasılığı oldukça artar. Ebeveynlerde sinirlilik, öfke patlaması gibi agresyon ile ilgili sorunların varlığı, anne ve/veya babanın, çocuğa karşı cezalandırıcı tutumlarda bulunmalarına, sözel ve/veya fiziksel şiddet sergilemelerine, katı, baskıcı, hoşgörüsüz ve tahammülsüz davranmalarına yol açmaktadır. Bu olumsuzlukları yaşayan çocuk travmatik etkiye maruz kalır. Bu tür travmalara maruz kalan çocuk ve ergenlerde, maruz kaldığı yaş, olumsuzlukların sıklığı, şiddeti, süresi gibi unsurlar maruz kalan kişide çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde farklı niteliklerde ve yoğunluklarda psikolojik sorunlar ve semptomlar oluşmasına yol açarlar. Bu soruna sahip ebeveynlerin çocukları aşırı pasif, depresif ve takıntılı bir hal geliştirebileceği gibi, aşırı agresif, yerinde duramayan, çeşitli davranış sorunları olan bir ruh hali profili de geliştirebilirler. Pasif, mesafeli anne/baba, çocuğun davranışları, kendini ifade ediş şekli karşısında ilgisiz ve kayıtsız bir tutum sergiler. Bu durum ebeveynlerin depresyonda olmasından daha farklıdır. Bazı ebeveynler, kendi yetiştiriliş tarzları, çocuk yetiştirme ile ilgili sahip oldukları basmakalıp inançlar ve yöntemler, yanlış kültürel ve dini öğretiler gibi unsurların etkisi altında çocuklarına mesafeli olabilmektedirler. Bu durum farkında olunarak ve bilinçli kararlar alarak çocuğa ya da ergene nasıl yaklaşacağını belirleme şeklinde olabileceği gibi, bazı durumlarda da uygun şekilde çocuğa nasıl yaklaşılması gerektiğini ve duygusal iletişimin nasıl kurulması gerektiğini bilmeme ve/veya bilse dahi uygulayamama şeklinde kendini gösterir. Çocuğu duygusal olarak ihmal eden ebeveynler, çocukla ilgilenmek zorunda kaldıklarında ise yüzeysel ilişkiler kurmaktadır. Bu tür durumlarda kurulan yüzeysel iletişim, genellikle bir sorun olduğunda ve bu soruna müdahale etmek zorunluluğu doğduğunda gerçekleşmektedir. Diğer taraftan, babanın ilgisiz ve mesafeli olması durumunda, tüm sorumluluğu anne yüklenmek zorunda kalmaktadır. Bu durum anne için oldukça yıpratıcı olduğu gibi, annenin babanın gerçekleştirmesi gereken yaklaşımları sergilemesi mümkün olmayacağından çocukta kaçınılmaz olarak çeşitli davranış sorunları ortaya çıkacak ve aile içi iletişim çatışmalarına zemin hazırlanacaktır. Ebeveynlerin Kendi Aralarında Yaşadıkları Sorunlar
Anne baba arasındaki iletişimsizlik ve tartışmalar çocuğun ve ergenin psikolojisini önemli derecede etkilemektedir. Şahit olunan sözel ve fiziksel şiddet davranışları kadar anne baba arasında sağlıklı iletişim ve muhabbetin yokluğu da çocukta mutlaka olumsuz etki yaratır. Evde anne baba arasında sözel ve fiziksel şiddet hiç olmasa dahi iletişim ve muhabbetin yokluğu ya da yeterli düzeyde olmaması durumu çocuğun sağlıklı iletişim kurma becerisini edinmesini sekteye uğrattığı gibi, çocukta psikolojik sıkıntıların gelişmesine de neden olur. Çevresindeki arkadaşları ve yetişkinler ile kendine güvenli biçimde iletişim kurmada sorunlar yaşanır. Bu sorunlar genellikle içe kapanma ya da aşırı agresif tarzda iletişim kurma şeklinde kendini gösterir. Eğer bu durumun farkına varılmaz ve aile içindeki bu durumla ilgili gerekli değişiklikler yapılmazsa çocuk erişkinlik döneminde de benzer sorunları yaşayacaktır. Ebeveynler arasındaki iletişimin kısıtlı olması ile ilgili sorunun, anne babalar tarafından genellikle sorun olarak algılanmadığına şahit oluruz. “Bizim evimizde hiç tartışma olmaz ki” gibi söylemler sıkça dile gelir. Çocuğun anne babasının tartışmalarına, sözel ve fiziksel şiddete şahit olması, anne ve babanın kendi içlerinde yaşadıkları sorunları çocuğa yansıtmaları, çocuğun görmemesi ve duymaması gereken olay ve durumlara maruz kalması, çocukta kaygıya, depresyona, öfkeye ve özgüven eksikliğine neden olur. Ayrıca çocuk anne babasının birbirlerine olan sevgileri konusunda da kaygılanır ve onları kaybetme korkusu duyar.” İfadelerini kullandı.

HABER: İHSAN CANv

YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

SOSYAL MEDYA BİZİ TAKİP EDİN