Kurumsal sosyal sorumluluk. Bu sorumluluğun varlığını anlamak için, kuruma yönelik işlevsel özellik ve liyakat gerekir. bencillik ve adamsendecilik düşüncesi içinde görev yapmak sadece protokollerde boy göstermenin ötesine geçmez.
Kırşehir’de her hafta Cuma günleri “Ahi Pilavı” adıyla meydanda pilav dağıtılıyor. Duyumlarıma göre bu pilavın tüm giderlerini esnaf ve Sanatkarlar odası üstlenmiş. Esnaflar tepkili. ‘Bizler evimize ekmek götüremezken bu savurganlığın kaynağı nereden geliyor. Bizler aidatlarımızı zar zor öderken, bu hovardalığı anlamak mümkün değil’. Diyorlar.
İddia edilen bu pilav şöleninin tüm giderlerini Esnaf Odalarımı karşılıyor. Eğer doğruysa esnafın işleri tıkırında. bana bunu yazar mısın diyenler maksatlı!
Bu ülkede hepimiz yaşıyoruz. Üç aşağı beş yukarı herkes birbirini tanıyor. Bu ülkede Borçlu olmayan, memur ve emekli yok. İşçi yok. Esnafın dönen kaynağını teşkil edenlerin durumu böyleyken hal ve gidiş ne kadar düzgün olabilir ki! Bu ülkede 2015 yılından itibaren piyasalar gittikçe durgunlaştı. “Cirolar yarıya indi” diyen esnaf, evine ekmek götüremiyor. Dövizdeki yükseliş birçok zammı da birlikte getirdi. Yaklaşık bu sıkıntı bu süreç içinde sürüyorsa, Esnaf çektiği kredileri, senetleri ödeyemiyorsa bu pilav hovardalığını anlamak mümkün değil.
Esnaf bu ülkenin bel kemiği. Vergi yükü bellerini bükerken onlarca esnaf kepenk kapatıyor. Faaliyetini sürdürenler ise borç batağında. Her beş esnaftan dördü borcunu ödeyemiyor. İşçi ve eleman çıkartıyorsa, dualı pilavda çözüm değilse, esnafı ne kurtarırsa O’na yönelmek daha ahlaki olmaz mı! Sevgili Oda başkanı…
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre sadece geçen ay 56 bin esnaf, dükkânına kilit vurdu. İşlerdeki durgunluğun yanı sıra vergi, sigorta primleri ve işyeri kiraları kötü gidişte önemli rol oynuyor. Boşta kalan esnaf, ya maaşlı olarak çalışmaya başlıyor ya da işsizler kervanına katılıyor. Doğru değil mi? Esnafı bankalara yönlendirmek, daha da borçlu hale getirmek çözüm olabilir mi? Esnaf siftah yapamıyor. Evine ekmek taşıyamıyor. Bu gerçekleri yok saymak. Tüm bunları görmezden gelip kulağın üzerine yatıp pilavla karnının doyuranların duası da esnafa çözüm değilse. Bulgur pilavından pirinç pilavına geçmek belki iyi olur.
Küçük esnaf borç batağında!
Kırşehir’de kaç esnaf kepenk kapattı bilginiz var mı sayın başkan. kaç esnafın sizlere aidat borcu var. Kaç esnaf sosyal güvencesi olan bağ kur-a borçlarını ödeyemiyor. Kaç esnaf vergi borcunu yapılandırmasına rağmen ödeyemiyor… laf üretmek yerine çözüm üretmek. nasıl olur? Dersem. vereceğin cevap biliyorsan sen üret olabilir. Bilsem zaten Oda başkanı olurdum. Değil mi!
Onlarca esnaf kepenk indirirken varlıklarını sürdürenler de zor günler geçiriyor. Borcu bulunan esnaf sayısı hızla artıyor. Türkiye genelinde 2 milyon 868 bin esnaftan 2 milyon 366 bininin Bağ-Kur prim borcu bulunuyor. Bu tabloya göre borcu olmayan esnaf sayısı sadece 558 bin. tekrar söylüyorum her beş esnaftan dördü borcunu ödeyemiyor. Bu rakamlar bir araştırma sonucu ve SGK verileri. Kırşehir’de bu ülkenin bir parçası ve bu şehrinde esnafı var.
Bir gerçek daha. Türkiye genelinde borçlu esnaf sayısı 2011’e göre de artış gösterdi. Hayatta kalma mücadelesi veren işletmeler, prim affına da ilgi göstermedi. Bağ-Kur prim borcu bulunan 2 milyon 366 bin esnaftan 1 milyon 61 bini borçlarını yapılandırdı. Geriye 1 milyon 305 bin esnaf affa başvurmadı. Affa başvuranların önemli bir bölümü de taksitlerini ödeyemediği için yapılandırması bozuluyor. Prim affına ilişkin başvuru rakamları, küçük esnafın içinde bulunduğu ekonomik zorluğu bir kere daha ortaya koydu. Şu pilav işini güçlü bir kuruma devretsen de esnaf la biraz ilgilensen. Onların geleceğe dair kaygılarını ve sıkıntılarına ortak çözümler arasanız nasıl olur. Sizin işiniz siyaset değil. Siyasetçiyi esnaf yararına kullanmak değil mi ki-dir. Sevgili Oda Başkanı.
Bir tarafın aferi mi gözlerini kamaştırmasın başkan. Diğer tarafı ve de gerçekleri göremiyorsanız, Beleşçilere beleş dağıttığın O bulgur pilavı, seni ahretlik pilavın olmaz.
