Bu hafta “5 Haziran Dünya Çevre Günü”nü kutlayacağız yine, çeşitli etkinliklerle. Dünyamızın bize geçmiş nesillerin emaneti olduğunu; o emanetin gelecek nesillere olabildiğince yaşanır şekilde bırakılmasının önemini vurgulayacağız.
Peki neden Dünya Çevre Günü 5 haziranda kutlanır biliyor musunuz? Çünkü 5 haziran 1972 günü, iki kutuplu dünyanın bir araya gelmesi ve çevre sorunlarının önemine dair birçok konuda uzlaşmalarına dair çok büyük bir konferansın, Birleşmiş Milletler Stockholm Çevre Konferansı’nın ilk günüdür.
Konferansa farklı siyasal yapılarda ve farklı büyüklükte 100’den fazla ülke katılmıştır. Konferans, ideolojik farklılıkların çok baskın olduğu bir çağda, “çevre sorunları” sözkonusu olduğunda, ideolojik farklılıklara bakılmaksızın görüşmek ve önlem almak konusunda ulusların uzlaştığı bir önemli buluşmadır.
Bu “farkındalığın” oluşmasında Roma Kulübü’nün katkısı göz ardı edilemez. 1972 yılında bir grup bilim insanı, eğitimci, ekonomist, sosyolog, sanayici, ulusal ve uluslararası çalışandan oluşan Roma Kulübü isimli strateji geliştirme merkezi tarafından “Büyümenin Sınırları (The Limits to Growth)” isimli bir rapor yayımlanmıştır.
Bu çalışmada küresel ekonomik sistemin beş alt sistemi olan nüfus, gıda güvenliği, üretim, çevre kirliliği ve yenilenebilir olmayan doğal kaynakların tüketiminin birbirleriyle olan bağlantıları araştırılmıştır.
Bu rapora göre nüfus artışının doğal kaynaklar üzerinde yarattığı büyük baskı yüzünden dünya önümüzdeki 100 yıl içerisinde büyümenin sınırlarına ulaşmış olacaktır. Yani bahsedilen bu beş etken doğal büyümenin önüne geçtiği takdirde dünya taşıma kapasitesinin çok üstüne çıkacak ve ciddi tehditlerle karşı karşıya kalacaktır.
Dünya ekonomisi ve çevreyi bir araya getirmesi adına bu çalışma ilk küresel modeldir. Bu çalışmanın çevre ve kalkınma adına yapmış olduğu öngörüler tüm dünyada yankı bulmuştur. Sınırlı kaynaklarla sınırsız büyümenin imkânsızlığını vurgulayan bu rapor yeşil ekonominin de yapıtaşı olarak değerlendirilmektedir.
İşte bu raporla paralel süreçte toplanan Stockholm Konferansı, sorunun bilinç ve eğitim boyutunun önemini kabul etmiş ve toplantının ilk günü olan 5 haziran tarihinin öneminin bütün dünyada algılanması için o günü Dünya çevre günü olarak kabul etmek yolunu seçmiştir.
Konferanstan çıkan çok önemli birçok sonucun yanı sıra, o günden bugüne kutlanmaya devam edilen bu tarih, çevre sorunlarına dikkat çekilen önemli bir işleve sahip olmuştur.
Birleşmiş Milletler bünyesinde gerçekleştirilen bu ilk konferansta, ülkelerin çevre gelişimlerini sosyal kültürel açıdan gözlemlemek üzere gerekli donanımı sağlamak için başvurmaları halinde BM’ye bağlı UNESCO ve FAO gibi kuruluşların onlara gerekli desteği sağlamaları gerektiği kabul edilmiştir.
Ayrıca bu ülkelere gerekli donanımı sağlamak için :
> Her ülkede günümüzde uygulanan eğitim sisteminin içine çevre eğitimini de dahil etmek,
> Bilgi değiş tokuşu yapılması, özellikle eğitim sistemindeki denemelerden alınan sonucun paylaşılması,
> Çeşitli alanlarda çalışan görevlilerin eğitilmesi,
> Kalkınmaya elverişli ülkeler arasında görevli değiş tokuşu veya turizm yoluyla değiş tokuş yaparak gelişmeleri yakından takip etmek,
> Çevre eğitimi için yeni araç ve gereçlerin, yöntemlerin denenip geliştirilmesi gibi konularda da uzlaşma sağlanmıştır. Bu bilincin hep sürmesi ve daha az kirletilmiş, yaşanabilir bir dünya için hepimize görev düşmektedir.