Yolsuzluk, çağdaş dünyanın, ahlaki olarak en ağır şekilde ayıplayıp eleştirmesine karşın, bir türlü baş edemediği bir gerçeği. Ama kolaylıkla itiraf edilemese de, sıklıkla kanıtlandığı üzere, aynı zamanda iki büyük güç olan siyaset ve ekonominin de aslında, “varoluş damarları”.
Bu iddiayı abartılı bulacaklar için, her zamanki kaçış taktiğimi uygulayacağım ve sözü, 21. yüzyılın yaşayan en büyük ve en ünlü muhalif düşünürlerinden biri olan Immanuel Wallersteın’a aktaracağım.
Wallerstein, dilimize “21.Yüzyılda Siyaset” adıyla çevrilen eserinde, yolsuzluğu, siyaset ve ekonomiden oluşan, bu iki temel ayakla birlikte değerlendiriyor ve sıklıkla yinelediği bir gerçeğin altını bir kez daha çizerek şöyle diyor:
“Teoride kapitalistler Pazar yoluyla faaliyet gösterirler ve devletlerden de Pazar işlemlerinden uzak durmasını isterler.”
Eh, hemen hepimiz biliriz, Adam Smith’in “görünmez el”ini. O “el”in, herkesin yararına olacak bir ekonomiyi düzenleyebilmesi için, devleti, nasıl da “küçülmeye”, “ekonomiden elini eteğini çekmeye” zorladığını.
Ama Wallerstein, sözüne ilginç bir şekilde devam ederek, şöyle tamamlıyor:
“Pratikteyse, her kapitalistin bildiği gibi, hükümetler, onların pazarda başarılı olabilmeleri için, birçok açıdan canalıcı öneme sahiptir.”…
Şaşıranlar için Wallerstein, bu kitabında, bol bol tarihten örnekler sunuyor; İngiltere’den ABD’ye, emperyal güçlerin, siyaset-ekonomi yakın ilişkisi, ulus-devletlerin kuruluşundan, günümüze devam eden dünyanın bu en güçlü bağı hakkında.
Neoliberal dünyanın, literatürde bıktırıcı bir teranesi olan ve Adam Smith’den günümüze sarkan, –üstelik dozu da artırılarak- kullanılan en eski yalanlarından biridir: “özellikle küresel gelişmeler karşısında, devletlerin ekonomiden elini çekmesi gerektiği” sloganı.
Bu yalanın kurgulanmasının “nedenleri” konusunda, Wallerstein pek çok açıklama yapıyor. Ama şu anda ele aldığımız konu açısından, bizi ilgilendiren; bu “gerçeğin” “sonuçları”. Onu da yine düşünürümüzün açıklamaları ile anlamaya çalışacak olursak, Wallerstein bu bağın sonucunu şöyle ifade ediyor:
“Hiçbir ciddi kapitalist, ne kendi hükümetini ne de faaliyet gösterdiği diğer ülkelerin hükümetlerini göz ardı etmeyi göze alamaz.
Politikacıların iktidara gelmeye ya da iktidarda kalmaya öncelik vermek zorunda olması ve büyük finansal meblağlara ihtiyaç duyması göz önüne alındığında, hiçbir ciddi kapitalistin hükümetler üzerine baskı kurmasını sağlayacak böyle aşikar bir fırsatı göz ardı etme lüksü yoktur. Aksi takdirde rakipleri ya da karşıt çıkarlar karşısında yenilgiye uğrayacaktır.
Dolayısıyla, hiçbir ciddi kapitalist devletleri göz ardı etmez ve bütün ciddi kapitalistler politikacıların büyük finansal ihtiyaçları olduğunu hiç akıllarından çıkarmazlar.
Sonuç olarak, yolsuzluk kesinlikle normaldir ve kapitalist dünya-ekonomisinin süregiden politik hayatından çıkartılıp atılamaz.”
(Immanuel Wallerstein, “21.Yüzyılda Siyaset”, Çev. Taylan Doğan, Ender Abadoğlu, Aram Yay., 2.Baskı, 2005, İstanbul, s.151)