Not: 27 Temmuz 2015 Pazartesi tarihli yazının devamı.
2-“BEDEN DİLİ” KİLİT FAKTÖRÜ
Kişinin kullandığı kelimelerle beden dili çeliştiğinde, dikkat her ne kadar kelimeler üzerinde yoğunlaştırılmaya çalışılsa da, bilinçsiz zihin gönderilen sözsüz mesajları dikkate almaktadır. Ayrıca giyim ve dış görünüş de beden dilinin bir parçasıdır. Bunlar da kişi hakkında dış dünyaya çeşitli mesajlar gönderirler ve ilk izlenimi oluştururlar. İlk izlenim genellikle on saniye gibi kısa bir sürede oluşur ve bunu tekrarlamak gibi bir imkân yoktur.
Başarılı bir iletişim kurmak istendiğinde karşıdaki kişinin vücudunu nasıl kullandığına dikkat etmek gereklidir. Bunu yaparken amaç onları taklit etmek değil, onunla aynı ritmi yakalamaktır. Karşıdaki insanla bu şekilde uyum sağlamak onun bilinçaltına “sana benziyorum, bana güvenebilirsin” mesajı göndermektedir.
Uyum yaratmak için beden dilinin çeşitli yönlerinin karşı tarafça tekrarlanması “aynalama” olarak adlandırılmaktadır. Aynalamanın arkasındaki amaç, o kişinin yaşam deneyimlerini bir derece olsun paylaşmaktır. Bedende uyum sağlamak, diğer kişinin dünyasına girmenin güçlü bir
yöntemidir. Çünkü bedenin kullanılma biçimi kişiyi ve düşünme biçimini etkilemektedir. Aynalama, karşı tarafın yaptığı her hareketi yapmak bir anlamda onu sürekli kopyalamak değildir; yoksa bu karşıdaki kişi tarafından fark edilebilir. Bedenle uyum dans etmek gibidir, tıpkı dansçıların birbirini tamamen taklit etmek yerine, birbirini bütünlemeleri gibidir.
“Beden diliyle uyum sağlamak, karşıdaki kişinin dünyasına girmenin güçlü bir yoludur.”
Karşıdaki kişinin beden diline farklı bir hareketle karşılık verilerek uyum sağlamaya “çapraz aynalama” denir. Örneğin, kişinin konuşma temposuna uygun olarak ayakta tempo tutmak gibi. Bedensel veya zekâ özürlü kimselerin tedavisiyle uğraşan kimseler, onlarla uyum
yaratırken çapraz aynalamayı kullanırlar. Direkt aynalama yapmaları hastalarının bir takım sağlıksız hareketlerini huy edinmelerine yol açabilir. İletişimde bulunan kişinin belli bir tikinin olması durumunda da çapraz aynalama yapmak daha sağlıklıdır.
Uyum sağlamanın tam tersi uyumu bozmaktır. İletişimi noktalamak için kullanılabilir. Beden dilindeki benzeşme bozulduğunda; örneğin başka bir tarafa bakıldığında karşı taraf da iletişimi noktalaması gerektiğini anlayacaktır.
3-“SES” KİLİT FAKTÖRÜ
Uyum ses tonunun benzetilmesi ile de sağlanabilir. Sesle uyum sağlamada ses tonu ve ses hızı karşı tarafla uyumlaştırılır. Sesle uyum sağlamak, kızgın bir kişiyi yatıştırmak için en iyi çözümdür. Kızgın bir kimse haklı olsun veya olmasın dikkati çekmeye çalışmaktadır. Kızgınlık, enerji düzeyinin artmasıdır ve kızgın olan kişinin sesindeki bu enerji ve aciliyete ayak uydurması gerekmektedir. Bu durumda kızgın kişinin ses tonunun ve hızının biraz altında konuşarak onunla uyum sağlanır. Daha sonra ses yavaşça yumuşatılarak kişi sakinleştirilebilir. Ayrıca telefonda uyum sağlamanın da tek yolu sesi kullanmaktır.
4-“SÖZCÜKLER” KİLİT FAKTÖRÜ
Sözcükler aracılığı ile uyum sağlarken, şunun bilinmesi gerekir; kişilerin kullandığı kelime ya da deyimlerin kullanılması onların söylediklerinin karşı tarafça dinlenildiği ve saygı gösterildiği hissini yaratmaktadır. Bu nedenle sözcüklerle uyum sağlamak için kişinin kullandığı kelime ve deyimlerin cevaplarda tekrarlanması esastır.
İletişimde karşı tarafın kullandığı konuşma kalıplarını kullanmak uyum sağlamak açısından önemlidir. Çünkü insanlar konuşurken aynı zamanda algılama, dünyayı temsil etme biçimlerini ve beyinlerinin hangi kısmını daha çok kullandıklarının mesajını vermektedirler.
Beden dilinde, ses tonunda ve kullanılan sözcüklerde uyum sağlamak ve diğerlerinin inanç ve değerlerine saygı duymak, NLP’ de ayak uydurma olarak adlandırılır. Eşleşme olarak da adlandırılan ayak uydurma, karşısındaki insanı kendi bütünlüğü içinde anlamak ve kişinin kendi değer yargılarını ona empoze etmeye kalkışmamasıdır. Herkesin dünyayı kendi inanç ve değerlerine göre yorumladığını, kendi bütünlüğü içinde hareket ettiğini kabul etmektir. Birine ayak uydurmak onun dünyasına girme esnekliğine sahip olmayı gerektirir. Bu süreçte kişi kendi inanç ve değerlerinden veya öz varlığından herhangi bir şey kaybetmez, tam tersi başkasına uyum sağlama yeteneğine sahip olduğu için güçlü bir benlik anlayışı gelişir. Karşıdaki insanla eşleşme yapıldığında, daha sonra onu yönlendirmek mümkün olur. Beden dili, ses tonu ve sözcüklerle karşıdaki insanla eşleştikten (ayak uydurduktan) sonra yavaş yavaş bu iç faktör değiştirilerek istenen duruma getirildiğinde, karşıdaki kişi de aynı duruma gelecektir. Böylece kişi kendi dünya modelinden çıkacaktır.
NLP’ de zihin ve bedenin uyum içinde olmasına “iç uyum” veya “bütünlük” denir. İç uyuma sahip bir kişinin beden dili, kullandığı ses tonu ve seçtiği sözcükler aynı mesajı taşıyarak
bütünlük oluşturur. Kişisel bütünlük veya tutarlılık olarak da adlandırılan bu durum başarının en önemli nedenidir. Bu kişilerin mükemmelliklerinin altında iç uyum veya kişisel bütünlüğe yaklaşmış olmaları yatmaktadır.
Beden, zihin ve ruh bir bütündür!
İletişim Bilgileri:
Adres- Tunus Cad. 85/7 Kavaklıdere/ANKARA
Tel-0312 428 89 89
E-mail- nlpdap@nlpdap.com