Kırşehirli besiciler, “ESK(Et ve Süt Kurumu) bizleri fonsuz getirdiği dondurulmuş etlerle rekabete sokmak istiyor” dedi.
Ticaret Borsasında görev yapan bir yetkiliden almış olduğumuz bilgiye göre Kırşehir besicileri çok dertli. Kırşehirli besiciler Ticaret Borsası’na dert yanarak sıkıntılarını şu şekilde dile getirdi:
“1-Devletin hayvan başına 300 TL teşvik, yüzde 50 faiz indirimi ve birçok destek vererek ancak ayakta durmasına önayak olmuşken, ESK(Et ve Süt Kurumu) bizleri fonsuz getirdiği dondurulmuş etlerle rekabete sokmak istiyor ve dahası sözleşmeli hayvanlarını kesime getirmeyen besicilerin 300 TL’sini(yaklaşık kg’da1lira) irade kaydederek yakmak istiyor.
2-Bakanlığın karkas etin kilosuna 16 TL maliyet çıkardığı bir ürünü sözleşme yaptığı, benim iş ortağımsın dediği besiciden zararına almak istiyor.
3-Sözleşmenin yapıldığı(yaklaşık 6 ay önce) tarihlerdeki canlı dana fiyatları 9.5 TL-10 TL aralığında iken şu an 11.5 TL-12 TL aralığına gelmiştir. Hayvanlarını şu an kesen besici yeni alacağı hayvanlardan da canlı kilosundan 2 TL(Örnek:250×2=500 TL)zarar edecek.
Yukarıdaki olaylara et ve süt kurumu tarafından maruz kalmış bir besici tekrar sözleşme yapmak ister mi?
Besiciliğe devam eder mi ve bu ülkenin besicisi işine küserse ithalat ile nereye kadar devam ederiz?
Sayın Bakanımızdan lütfen bu konuya bir çözüm getirmesini diliyoruz.
Besicilik bitsin o zaman bu ülkede. Hollanda gibi bir ülkede maliyetler Türkiye’nin yarısında izliyorsa bizim besiciler bir şeyleri beceremiyor demek. Benim vergilerimle 15 lira ödüyor kurum, vatandaş olarak daha ucuz et istiyorum. Beceriksizliklerinin cezasını ben çekiyorum!
Basın ve yayın organları aracılığı ile sürekli olarak hayvancıların desteklendiği haberleri işleniyor. Seyredenler hayvancıların çok karlı bir iş yaptığını zannediyor. Bilsinler ki bu kadar desteğe rağmen çöken bir sistem var ortada. Hastalık doğru teşhis edilmiyor. Asıl sorun maliyet, maliyet, maliyet.
Mazot 4500 Lira.
Elektrik sanayicinin aldığından bile pahalı.
Yem hammaddeleri ithal, dolara bağımlı.
Yem pahalı, yemciler acımasız.
Sanayici vicdansız.
Gübre el yakıyor.
İşçi yok, işçilik pahalı.
Arazi devletin elinde, meralar işgal altında.
Bu kadar olumsuzluğun içinde gel de üretim yap. Hakikaten bizim aklımızdan endişe ediyorum.
Niye üretiyoruz ki!
Sadece kırmızı et fiyatı sorun memlekette..Bu üreticinin girdi fiyatları, maliyetleri yerinde mi sayıyor sanki. Bu ithal et acayip kazandırıyor olmalı ki sık sık gündeme geliyor. Sanki et ithal edilince tüketici ucuza tüketebildi mi?
Devlet ithal etle kendi yandaşlarını zengin etmek üreticiyi de dilenci yapmak için üreticisini yok eder. Tamam ölmek üzereyken hafif bir tedavi uygular, oylar alındıktan sonra tekrar üreticinin anası ağlatılır. Her şehirde birkaç yandaş zengin edilir,bu durumu soran vatandaşa daha beteri var haline şükret denir,köylü kardeşimde bundan iyisi mi var der böylece yıllar geçer gidermiş bu masalda böyle devam edermiş.
Ben bu tarım bakanına güvenmediğim için tüm hayvanlarımı dört yıl önce sattım. İnşallah diğer çiftçi kardeşlerimde yakın zamanda kurtulur.
Türkiye’nin en büyük ovaları bomboş. Kırşehir’in ovaları ,meraları bomboş Türkiye’de hiç bir iktidarın ciddi hayvancılık ve tarım politikası olmadığı gibi bu hükümetin de yok.Çerez parası kabilinden verilen paralarla destekleme yaptıklarını zannediyorlar ve kendilerinden önceki hükümetlerin çarpıklıklarını sürdürmekten başka bir şey yapmıyorlar.Tarım Bakanı’nın neye ve nereye baktığını sanırım kendisi de bilmiyor.Halimiz içler acısı vesselam.
Her an ithal etin açılma ihtimali olan bir ortamda kim besi hayvanı alıp riske girer? Bu mu hayvancılığın önünü açacak politika.Çiftçi ekiyor zarar , hayvancı yediriyor zarar , tüketici yiyor pahalı . Kimse memnun değil. Suçlu kim ?
Birde Teşvik alacağım diye ortalık da gezen bir sürü sahtekarlar var besiciliğe ve üretime en çok onlar zarar vermekteler üç duvarı örterek birde yandaş bularak Ziraat bankasındaki görevlilerinde hatırını alarak devrede siyasilerde olunca teşvik hemen gelmiş oluyor.Besi hayvanlarını alınca üç beş ay baktıktan sonra hayvanları zararına da olsa kestirip almış olduğu teşvikin hem üstüne yatmış oluyor hem de kestirmiş hayvanların parasını yemiş oluyor buda devleti zarara uğratıyor namuslu dürüst vatandaşlar da bundan etkileniyor.oysa devlet beş kuruş bir mal vermiş olsa bandrol uyguluyor ama değeri dört beş bin olan besi hayvanlarına yada üretim hayvanlarına kulak bandrolü uygulamıyor.Çünkü komşusundan yada akrabasından emanet hayvan alarak denetlemeye gelenlere onları gösteriyor.Tabii ki burada da en büyük suç ortağı Ziraat Bankası Müdürü, şube müdürü ve denetlemeye giden görevlilerdir. Hal böyle olunca üretici zararda vatandaş ucuz et yememekten şikayetçi olunuyor.”