Türk Dünyası Topluluğu Başkanı Mustafa Altıntaş; “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”

6 Temmuz 2018
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz
1966 defa okundu.
  Türk Dünyası Topluluğu Başkanı Mustafa Altıntaş; “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”

 

 â€œKendinize Ä°nanın ve Başarın”  

Türk Dünyası Topluluğu Başkanı Mustafa Altıntaş;

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”

24 Haziran seçimlerinin sona ermesiyle birlikte Türkiye yeni bir döneme girmiş oldu. Peki halkımız bu yeni dönemde ne olacağını ve yeni sistemin neler getireceğinden ne kadar haberdar? İşte tüm bu soruların yanıtını, siyasetle yakından ilgilenen, gerek sahada gerekse akademik olarak çalışmaları bulunan Ahi Evran Üniversitesi Türk Dünyası Topluluğu Başkanı ve aynı zamanda İşletme Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi Mustafa Altıntaş gazetemize kendi deyimiyle “naçizane” bir şekilde demeç verdi.

Türk Dünyası Topluluğu Başkanı Altıntaş açıklamalarında şunları kaydetti; “Öncelikle geride bıraktığımız 24 Haziran seçimlerinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Ülkemiz zor ve sıkıntılı dönemleri artık geride bırakmış olup, yoluna emin adımlarla yürümeye devam edecektir. Türkiye, Cumhuriyet’in ilanından bu yana parlamenter sistemle yönetilen bir ülkedir ve 24 Haziran Türkiye için bir milat olmuştur. Öncelikle sistemin ne olduğundan ve gelecekte ülkemize neler getireceğinden bahsetmek istiyorum.

Türkiye’de siyasal sistemin anayasal dönüşümü uzun yıllardı tartışılmaktadır. Sistem ve model tartışmaları 1970’lerden bu yana sağ kökenli siyasi partilerin aktörleri tarafından dile getirilmiştir. Değişim talebinin ana nedeni olarak vesayetçi parlamentarizm ve zayıf koalisyon hükümetlerinin yol açmış olduğu sorunlardan kurtulma çabası olarak gösterilebilir. Dolayısıyla Türkiye’de bürokratik vesayeti ortadan kaldırmak, milletin iradesini yönetime aktarmak, siyasal ve ekonomik olarak istikrarı sağlamak, siyasetin demokratik olmasını sağlamak, yönetimde çift başlılığı ortadan kaldırmak için yeni bir hükümet sistemine ihtiyaç o zamanlardan beri ihtiyaç duyulmuştur.

2017 Yılında Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin uzlaşması ile ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kabul etmesinin ardından halk oylamasıyla getirilmiş olan yeni sistem, Türk tipi parlamenter sistemin kırk yıla yakındır tartışılan krizini aşmaya yönelik bir durum olmuştur.  Cumhurbaşkanlığı sistemi her ne kadar AK Parti’nin uzun dönemdir devam eden çabaları sonucunda ortaya çıksa da nihayetinde iki partinin uzlaşmasıyla şekillenmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi 49 yıllık tarihiyle her zaman Türk milletinin yanında olmuş ve ülkesine, milletine, devletine faydalı olan ne varsa her koşulda arkasında durmuştur.

Anayasa değişikliği “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” olarak adlandırılmış olsa da, tasarının başkanlık sistemine göre dizayn edildiği görülmektedir. Örneğin başkanlık sisteminin tipik özelliklerinden biri olan yasama ve yürütmenin birbirlerinin görev sürelerine son verememeleri hususu Cumhurbaşkanlığı sisteminde farklı bir şekilde düzenlenmiştir. ABD siyasal sisteminde kilitlenmeleri aşmak için uzun dönemdir tartışılan yasama ile yürütmenin karşılıklı olarak seçimlerini yenileyebilmeleri, Türkiye tipi Cumhurbaşkanlığı sistemine dahil edilmiştir. Böylece yasama ve yürütme arasında oluşacak bir kriz sonucu sistemin kilitlenmesi halinde iki organın karşılıklı olarak seçimleri yenileyebilmesine olanak sağlayan bir düzenleme getirilmiştir.

Sistemin fiili olarak yarı başkanlık sistemine dönüşmesiyle parlamenter sisteme yönelik çözümlerin çare olmayacağı, geçmiş değişiklik tec­rübelerinin ışığında net olarak anlaşılmıştır. Ana­yasa değişikliğinin başkanlık sistemine uygun bir modelde hazırlanmasının gerekçesi de bu sebebe dayanmaktadır. Akılcı bir sistem tasarımı ola­rak sunulan Anayasa değişikliğinin kuşkusuz ek­sikleri, aksayan yönleri ve tartışmalı yanları ola­caktır. Ancak ileriki dönemlerde yaşanacak aksaklıkların sistem içi düzenlemelerle aşılması­nın mümkün olduğu da göz önünde bulundu­rulmalıdır.

Burada ele alınacak iki temel konudan birincisi olan meclisin denetimi konusudur. Parlamento ile cumhurbaşkanı arasındaki ilişkiyi belirleyen önemli unsur parlamentonun bilgi edinme ve denetim yollarıdır. Kabul edilen öneride; “meclis araştırması”, genel görüşme”, “meclis soruşturması” ve “yazılı soru” ifadeleri yer almaktadır. Bu maddeler, “Meclis soruşturması, cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında 106. maddenin 5, 6 ve 7. fıkraları uyarınca yapılan soruşturmayı; yazılı soru, yazılı olarak en geç on beş gün içinde cevaplanmak üzere milletvekillerinin, cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara yazılı olarak soru sormaları” konusunu ifade etmektedir. Mevcut sistemdeki “gensoru” parlamenter sistemin doğasından kaynaklanan bir mekanizma olduğu için yeni sistemde Cumhurbaşkanlığı sisteminde yürütme organı doğrudan halka sorumlu olmuştur.

Ele alınacak iki temel konudan ikincisi olan bütçe konusudur. Hükümet sistemlerinde denge ve denetleme başlığında incelenen önemli bir mekanizma olan bütçe özellikle yasama ile yürütme arasındaki ilişki açısından belirleyici bir karaktere sahiptir. Genellikle bütçenin hazırlanması aşamasında yürütme organı, onaylanması aşamasında ise yasama organı yani parlamentonun yetki sahibi olduğu kabul edilmektedir.

Yeni düzenleme ile bütçe konusunda Anayasa’daki bu kanun maddesi “Bütçe kanununun süresinde yürürlüğe konulamaması halinde, geçici bütçe kanunu çıkarılır. Geçici bütçe kanununun da çıkarılamaması durumunda, yeni bütçe kanunu kabul edilinceye kadar bir önceki yılın bütçesi yeniden değerleme oranına göre artırılarak uygulanır.” şekliyle düzenlenmiştir. Önerinin getirdiği düzenlemenin yasama-yürütme aksında sıkça tıkanıklıklara yol açma riski taşıyan bütçenin kabulü konusuna oldukça etkili bir çözüm olduğu söylenebilir. Bu sistemde cumhurbaş­kanı tarafından hazırlanan bütçenin parlamento tarafından kabul edilmemesi durumunda, bir önceki yılın değerleme oranına göre geçici bir bütçenin hazırlanması tıkanıkları giderici bir çö­züm yolu olarak sunulmaktadır.

Demokratik hükümet sistemlerinde devlet başka­nı ve siyasi parti ilişkisine yönelik genellenebilecek bir çerçeve bulunmamaktadır. Başkanlık ve yarı başkanlık sistemlerinde doğrudan halko­yuyla seçilen devlet baş­kanının mensup olduğu siyasal parti ile ilişiği­nin kesileceğine dair anayasal hükümlere veya kriterlere genelde rastlanılmamaktadır. Dolayı­sıyla başkanlık sistemlerinde başkanın bir parti üyesi hatta çoğu ülke örneklerinde o partinin doğal lideri olması, sistemin olağan karakteri olarak değerlendirilmektedir. Diğer hükümet sistemleri­ne kıyasla yarı başkanlık sisteminde sağlıklı bir siyasal etkileşimin ve bunun da ötesinde siyasal parti ilişkisinin mevcudiyeti, istikrarlı bir yöneti­min sürdürülebilirliği açısından oldukça önem arz etmektedir. Çünkü başkanlık ve parlamenter sistemlere kıyasla yarı başkanlık sisteminde yü­rütme ve yasama ilişkileri ve dolayısıyla yürütme ve siyasal parti ilişkileri karmaşık bir yapıya sa­hiptir. Muhtemel anlaşmazlıkların üç farklı or­gan arasında yani cumhurbaşkanı, yürütme ve parlamento arasında oluşma ihtimali yüksektir.

Türkiye’de çok uzun dönemdir tartışılan, siyasal sistemin dönüşümü tartışmalarına yönelik çözüm arayışlarının sonunda AK Parti ve MHP’nin uzlaşması ile Cumhurbaşkanlığı Sistemi olarak adlandırılan hükümet sistemi 24 Haziran 2018 seçimleri ile hayata geçirildi. Bu durumla beraber kırk yıla yakındır siyasetin önemli bir gündemini oluşturan bu meselede yeni bir döneme geçilmiş oldu.

 

 

YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

SOSYAL MEDYA BİZİ TAKİP EDİN