Referandumda Nasıl Bir Yargı Değişikliğini Oylayacağız?

3 Şubat 2017
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz
1883 defa okundu.

kürşat zorlu

 

Her ne kadar oylayacağımız yeni hükümet sistemi modeli ABD’de uygulanan Başkanlık sisteminden farklı olsa da Başkanlık modelinin en temel, vazgeçilmez yönü yasama, yürütme ve yargı arasındaki denge/fren mekanizmasının varlığıdır. Burada yargıyı, politik tabanlı iki erk olan yasama ve yürütüme arasındaki dengenin dışında değerlendirmek daha doğru olur. Ancak hangi sistem olursa olsun yargının konumu, yasama ve yürütmenin gözetiminde olup olmadığı siyasî rejimin niteliğini belirlemede önemlidir. Hem yargı mensuplarının belirlenmesi hem de işleyişi açısından nasıl konumlandığı yargının bağımsızlığını ortaya koyar. Şimdi bu kapsamda biz nasıl bir değişikliği oylayacağız? Hangi kaygılar var? Bunları özetle ifade edeceğiz. Kararı elbette sizlerin hür iradesi verecek.

Bağımsız ve Tarafsızlık

Yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılacağı getiriliyor. Mevcut anayasaya Tarafsızlık ilkesi de ekleniyor. İlkesel bakımdan doğru olmakla birlikte yargının bağımsız/tarafsız olabilmesi için diğer değişikliklerle bir bütün içerisinde irdelenmesi gerekiyor. Öyle ki yargıçların belirlenmesi ve/veya atanması bu ilkelerin işlevselliği açısından son derece önemli.

Bu noktada değişiklik paketinin 16. maddesinde Anayasa Mahkemesi üye sayısı 17’den 15’e düşürülüyor. Bunun 3’ü TBMM, 12’si Cumhurbaşkanı tarafından seçiliyor. TBMM seçimi yaparken 2 üye Sayıştay Başkan ve üyeleri, 1 üye Baro Başkanlarının göstereceği serbest avukatlar arasından belirleniyor. Cumhurbaşkanının yapacağı 12 seçim için ise 3 üye Yargıtay, 2 üye Danıştay, 3 üye YÖK ve 4 üye serbest avukatlar/yargı mensupları arasından belirleniyor. Mevcut maddede yer alan Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinden üye seçimi kaldırıldığı için Anayasa Mahkemesine üye seçim dağılımında niceliksel açıdan bir değişiklik gözükmüyor.

Yürütmenin Başı Olacak

Değişikliğin 22. Maddesinde ise Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (şuan “Yüksek Kurul” ifadesi var) yapısı ve üyelerin belirlenmesini içeriyor. HSYK çok önemli bir kurum. Yargıtay ve Danıştay’a üye seçmek, hâkim ve savcıları mesleğe kabul etme, atanması/nakilleri, geçici yetki verme, yükselmeleri gibi pek çok önemli görevi yürütüyor. Mevcut sistemde 22 asıl, 12 yedek üye ile 3 daireden oluşurken yapılacak değişiklikle toplam üye sayısı 13’ye daire sayısı da 2’e düşürülüyor. Şuan uygulanan sistemde de getirilen değişiklik sonrasında da Adalet Bakanı kurulun başkanı, Müsteşarı ise tabi üyesi. Dolayısıyla bugün Hükümetin 2 üye üzerinde doğrudan etkili olacağı endişesi yürütmenin başı olacak Cumhurbaşkanı’na yönlendiriliyor. Yani bunları Cumhurbaşkanı belirleyeceği için kafadan iki üyenin üzerinde etkisi olacak deniliyor. Değişiklik metninde geriye kalan 11 üyenin 5’i doğrudan Cumhurbaşkanı’nca 6 üye de TBMM tarafından seçiliyor. Bu arada Yargıtay üyelerinin tamamı HSYK tarafından ve Danıştay’ın ise dörtte üçü HSYK, dörtte biri doğrudan Cumhurbaşkanınca seçiliyor. Konuyu tartışmalı hale getiren şey TBMM’deki seçim sürecinde partili cumhurbaşkanının  partisi üzerinde resmi olarak kurduğu hakimiyet ile yapılacak seçim ve seçilecek isimleri belirlemede etkisinin olacağı kaygısı…

Gerek üye adaylarının belirlenmesi ve gerekse bunlar arasında seçim yapılabilmesi için 600 milletvekilinin 360’nın oyu yeterli oluyor. 360 rakamı TBMM’nin %60’na tekabül ediyor. AKP’nin TBMM’de halen %58 düzeyinde temsil edildiği düşünüldüğünde bu sayıya ulaşması olası gözüküyor. Bu tespit ve kaygılardan hareketle Cumhurbaşkanının Adalet Bakanını, yüksek bürokratları belirleme yetkisi getirildiği için HSYK doğal üyesi olacak Müsteşarını ve ayrıca 5 üyeyi doğrudan seçerek toplam 7 üyeyi kendisi belirlemiş oluyor. Geriye kalan 6 üyenin belirlenmesinde ise Siyasi Partiler Kanunundaki eksiklikler ve partili cumhurbaşkanlığının getirdiği etkiler söz konusu.

Son olarak şunu da hatırlatmak lazım. 2010’daki anayasa değişikliği referandumu ile HSYK’da 10 asıl 6 yedek üyenin adli ve idari yargı hâkimleri arasında yapılan oylama ile seçilmesi yöntemi getirilmişti. O gün MHP referandumda en sert tepkiyi göstermiş ve “hayır” demişti. Aslında bu konuda yapılan değişiklik MHP’nin o günkü eleştirilerinin doğruluğunu da kanıtlıyor. Zira yargıdaki paralel yapılanmaların bu değişiklikle arttığı belirtiliyor.

YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

SOSYAL MEDYA BİZİ TAKİP EDİN