ORTA ANADOLU’DA AKUAKÜLTÜR

20 Temmuz 2015
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz
1792 defa okundu.

serap 5

Bugünlerde kentimizdeki hummalı “balıkçılık” çalışmalarından mutluluk duymamak ne mümkün?

 

Bir Orta Anadolu kentinde “balıkçılık”tan söz açmak ilk başta şaşırtıcı geliyor ama çevreyi ve denizleri pervasızca kirletmiş olan günümüz insanının “kültür balıkçılığı” ile çıkış arama çabası dikkate alındığında, ülkenin her köşesinin “balıkçılık” için uygun olabileceği görülüyor.

 

Önemli bir Orta Anadolu kenti olan ilimizde de balıkçılık teşvik çalışmalarını bu nedenle önemsemek gerekiyor.

 

Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğümüz tarafından balıklandırma çalışmaları kapsamında önce 5 gölete 68 bin adet sazan balığı yavrusu bırakıldığını; daha sonra da İl Müdürlüğünün, Hirfanlı Göleti’nde balık çiftliklerinin kurulması için teşvikte bulunulacağı bildirimini öğrenince doğal olarak mutlu oluyoruz.

 

Balık yetiştiriciliği, dünya çapında hız kazanan bir akım ve akuakültür olarak biliniyor. Yani daha önce sularını ve balık türlerini korumak konusunda son derece kötü sınav vermiş olan insanlık, “kültür ürünleri”ne, yani balık türlerinin üretimi konusunda doğal süreçleri desteklemek yoluyla üretime yönelmekte.

 

İlimizde de balık üretiminin ve gölet verimliliğinin artırılması amacıyla, Akdeniz Su Ürünleri Araştırma Üretim ve Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü Kepez Ünitesi’nden getirilen 68 bin adet sazan balığı yavrusunun il sınırlarındaki 5 gölete bırakılmasıyla balıklandırma çalışması yapıldı.

 

Kaman Darıözü Göleti’ne 12 bin, Kaman Çağırkan Göleti’ne 24 bin, Dulkadirli Göleti’ne 12 bin, Akçakent Göleti’ne 8 bin ve Çiçekdağı Gölcük Göleti’ne 12 bin adet sazan balığı yavrusu bırakıldı. Bu çalışmalar, göletlerde mevcut stokların korunması, sürdürülebilir balıkçılığın devamı ve sportif balık avcılığının gelişimi açısından da önem taşımakta.

 

Ayrıca Hirfanlı’da Alabalık Çiftliği kurulması için de Kırşehirlilerin yararlanabileceği teşvikler olduğu bildiriliyor.

 

Aqua kültürün başlatıcısı ülkeler, Japonya ve Filipinler gibi denize yönelik ülkeler. “Örneğin Japon karides yetiştirmeciliği son 15 yılın olayıdır. Bugün Avrupa’da pazarlanan alabalık, som, midye ve istiridyenin büyük kısmı, doğal stoklardan değil, kültür balıkçılığından gelir. Türkiye’de ise örneğin Ege’de çipura balığı başarılı bir şekilde yetiştiriliyor. Deniz balığı yetiştirmeciliğinde son yılların en büyük patlaması, Japonya ya da Çin’de değil, küçük bir Avrupa ülkesinde, Norveç’te oldu. Norveç’te alabalığın denizci akrabası, som balığı (salmo salar) yetiştirmeciliği, 1973’de yılda 171 ton kadarlık üretimle başladı… 1984’de 25.000 tona ulaştı.” (Kışlalıoğlu, Mine, Berkes, Fikret (1991), Çevre ve Ekoloji, 4. Basım, Remzi Kitabevi, İstanbul, s.183)

 

Ancak kültür balıkçılığının önemli bir sorunu var. Bu tür balık çiftlikleri, su ortamına çok fazla miktarda kirletici vermekteler. Bunlara en belirgin örnek, Güney Amerika’nın küçük ülkelerinden Ekvador.

 

“Ülkede 1970’li yıllarda büyük bir atlım yapılıp, nehir ağızlarında karides çiftlikleri kuruldu. 1983’de karides dış satımı 35.000 tona ulaşan Ekvador, dünyanın 1 numaralı karides ihracatçısı haline geldi. Ama yalnızca 3 yıl sonra üretim düşmüş, karides çiftlikleri perişan bir hale gelmişlerdi… Kirlenmeyle birlikte üretim düştü, çiftliklerde hastalıklar baş göstermeye başladı.” A.g.e., s.184

 

Özetle iyi niyetli başlangıçlar genellikle iyi sonuçlar için yetmemekte ve etkin denetim mekanizmasının da sürekli devrede olması gerekmektedir. Yine de balıkçılığı gelişkin bir kent ayrıcalığını yaşayabilmek için ilimizdeki bu sektörün destekçilerine kolaylıklar diliyoruz.

 

 

 

YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

SOSYAL MEDYA BİZİ TAKİP EDİN